22. Bölüm

11.2K 886 62
                                    

Multimedia: Krystof

Bölüm 22

Aurora


"Demek sen Krystof'sun?" dedim soru sorar gibi.

Blade, beni Krystof'un yanına götürmüştü sonunda ama onu birden karşımda görünce soracağım tüm sorular uçup gitmişti. Çocuğun sessiz ve sakin kişiliği de hiç yardımcı olmuyordu.

"Ve sen de Aurora'sın." dedi benim gibi. "İlk melez."

"Sanırım öyle." dedim omuz silkerek. "Hoş bir şey değil. Melez olmanın bana ne getirdiğini veya benden ne götürdüğünü bilmiyorum."

Krystof büyük bir adam ciddiyetiyle kafasını salladı ve koltuklardan birine geçip oturdu. Blade ve ben de onu takip ederek karşısındaki koltuğa geçtik.

"Ben de farklı sayılmam." dedi Krystof. On dört yaşındaki bir çocuk için mimikleri, konuşması ve hatta oturuşu bile fazla olgundu. "İnsanlardan farklı olduğumu anladığımda dokuz yaşındaydım ve sonra Australis beni bulup buraya, ait olduğum yere getirdi. Alışmam zor oldu."

Benzerlik karşısında şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım, kendimi ona daha yakın hissettim birden. "Ben de saraya yedi yaşımdayken geldim. Benim alışmam da çok zordu, gerçi hâlâ bazen boğuluyor gibi oluyorum. Bilirsin?"

Krystof gülümsedi. Güldüğünde o olgun imajı azalıyor ve yaşında gösteriyordu ama konuşma tarzı ile tekrar rahatsız edici olgunluğuna bürünüyordu. "Bilirim. Her tarafın suyla kaplı olması, suyun içinde yaşayabilmek, suyun altında bir sarayın; hatta bir krallığın olması çok garip geliyor, değil mi?"

Ağzım resmen açık kalmıştı. Bu bendim. Bunlar tamamen benim düşüncelerimdi. İlk defa aynı benim gibi olan biriyle karşılaşıyordum. Bu yıllardır hayalini kurduğum bir şeydi. Heyecandan yerimde duramaz bir şekilde "Aynen!" dedim.

Blade çocuksu heyecanıma güldü ve elimi hafifçe sıkıp bıraktı.

"Ama bir yandan çok da yabancı gelmiyor sular. Bir parçamın buraya ait olduğunu hissediyorum." diye devam ettim, heyecanımı dizginleyip.

"Yine de tam olarak nereye ait olduğunu bilmiyorsun." dedi Krystof, tam olarak benim düşüncelerimi ve hislerimi dile getirerek. "Sulara çekiliyorsun, karayı özlüyorsun."

Kafamı salladım. "Sanırım melez olmak tam olarak böyle bir şey. Yarı insan, yarı sirensin; bir bütüne ait değilsin."

Krystof birden hüzne boğulan havayı hafifletmek için gülümseyip şen bir sesle "Krallıklarımızın bizi kabul etmesi güzel bir şey ama." dedi. "En azından burada zararsızız, birine zarar vereceğiz diye diken üstünde oturmuyoruz ve ilk defa, kendi adıma söylüyorum ki, evim diyebileceğim bir yer var."

"Haklısın, Krystof, tamamen haklısın. Karayı özlesem ve merak etsem de orada yaşayamam, insanlara zarar vermeyi göze alamam. Ve birilerinin beni bu derece sahiplenmesi güzel bir şey, bir ailemin olması da öyle." Sonra sustum. Bir zamanlar karada da bir ailem vardı, ta ki her şey yerle bir olana kadar.

"Seni burada görmek güzel, Aurora. Krallıktaki tek melez olmak zordu, benim gibi biriyle konuşmak gerçekten beni rahatlattı." dedi Krystof gülümseyerek, bir an için yine kendi yaşına dönmüştü.

"Beni de." dedim, gülüşüne karşılık vererek.

"Melezler bir arada olmalı. Belki Australis yeni ailen olabilir."

Rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım ve ben daha ağzımı açamadan Blade araya girip ilk kez konuştu. "Bu gerçekleşmek üzere, Krys. Aurora benim müstakbel eşim." Blade tekrar elimi tutup beni başımın üzerinden öptü. "Bundan sonra o Aurora Borealis değil, Aurora Australis olacak."

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiWhere stories live. Discover now