1.bölüm

8.6K 169 125
                                    

"Amelia!"
Kafamı omzumun üstünden arkama çevirdim.
"Ah Chris..."
"Seninle bir şey hakkında konuşmalıyım."
"Tabiki."
Arkamı döndüğümde karşımda durdu. Bakışları yüzümde dolaşırken tek kaşımı kaldırıp kafamı salladım.
"Seni dinliyorum Chris."
Elini salladı.
"Boşver vazgeçtim. Eve mi gidiyorsun?"
Kafamı olumlu anlamda sallarken yanıma yaklaştı. Yan yana yürümeye başlarken önüme gelen taşları tekmeliyordum.

Eve yaklaşırken titrek bir nefes aldı.
"Senden hoşlanıyorum."
Tükürüğüm boğazıma kaçarken kaldırım taşına ayağım çarptı ve tökezledim. Chris kolumu tuttuğunda ara sokakta tuhaf bir aydınlık oldu.
Chris hızla beni arkasına alırken önümüzde duran siyah arabanın içinden bir sürü erkek indi.
"Çekil kenara Chris."
Chris'in hırkasına tutunurken dizlerim tir tir titriyordu. Yanımıza doğru bir adım daha yaklaştıklarında nefesimi tutuyordum. Arkalarından vuran sokak lambası sayesinde gölgeleri üstümüze düşüyordu.

"Kızı her şekilde alacağız Chris."
Arkadan belimi saran bir el beni hızla tutup kaldırdığında ellerim Chris'in hırkasından kaydı.
"Chris!"
Bağırmamla bana döndüğünde ellerimi ona doğru uzattım. Önünde duran çocuk Chris'e sert bir yumruk attığında çığlık attım.
"Bırak beni! Chris! Ölme lütfen!"
Ağzıma yapıştırılan bir bezle nefesimi tutmaya çalıştım. Bu konuda hiç başarılı olmadığım için bezin üstüne dökülen maddeyi soludum ve bilincim kayboldu.

**************
"Onu bu şekilde kaçırmamız gerektiğini düşünmemiştim."
"Ben de böyle olsun istemezdim Victor ama bizimle kendi isteğiyle gelmezdi."
"Yine de içim rahat etmiyor. "
"Sizce de fazla uyumadı mı? Doktora götürmemiz gerekmez mi?"
"Eğer yarım saat daha uyanmazsa doktor çağırabiliriz."
Bunu duyduğumda gözlerimi açmamak için büyük gayret göstermiştim. Yarım saatçik daha sabredersem kaçmak için küçük bir ihtimalim olabilirdi.

"Birileri uyanmış anlaşılan."
Adım sesleri kulağıma gelirken olabildiğince sakin durmaya çalışıyordum. Ellerimin bağlı olması buna biraz engel olsa da nefesimi sabitlemeye çalıştım.
"Uyumadığını biliyorum Amelia. Kötü bir oyuncusun."
Ellerimdeki ipin çözüldüğünü hissettiğimde yutkundum.
"Eğer uyanık değilse ipi geri bağlayacağım."
Hızla kollarımı aşağıya indirip doğruldum.
"Lütfen bağlama."
Çarpık bir gülüşle yüzüme baktı. Ellerimi bileklerime koyup ovuştururken gözyaşlarım yanaklarıma süzülüyordu.
"Lütfen beni bırakın."
"Amelia..."
"L... Lütfen bırakın."
Kollarını bana doğru uzattığında ani bir hareketle geriye gitmeye çalıştım. Yatağın ucundan kayarak yere düşerken tekli koltukta oturan çocuk hızla bana doğru koşturdu.

"G... Gelme."
Odada sayabildiğim kadarıyla altı kişi vardı. Solumdan bana doğru yaklaşan kişiyle yerimde sıçradım.
"Sadece bileklerine bakacağım."
"Bakma."
Yüzündeki tebessümü donarken bana doğru ufak bir hamle yaptı. Elimi hızla havaya kaldırıp olumsuz anlamda sallamaya başladım.
"Gelme."
Ağlamaktan hıçkırıklarım bedenimi sarsarken kollarımı dizlerimin çevresine sardım.
"B... Beni neden kaçırdınız?"

Yerde cenin pozisyonu alırken gözyaşlarım parkeye damladı.
"Lütfen beni geri götürün."
Yanıma yaklaştığında yatağa doğru dönmeye çalıştım. Alnımı yatağın tahta kısmına çarparken belimi saran bir el hızla beni havaya kaldırdı.
"Canın yandı mı? Alnın acıyor mu?"
Beni tek eliyle tutarken diğer eli yüzümün tamamında geziniyordu. Gözyalşarımı silip alnıma dokunuyordu.
"B... Bırak."
"Şşşttt... Şimdi bileklerine ve alnına bakacağım ve söz veriyorum Amelia. Sana asla zarar vermeyeceğim. Tamam mı?"
Kirpiklerimin altından yüzüne bakarken dudaklarımı aralayıp tek kelime edemedim. Ayaklarımı oynatıp kafamı yere indirirken zafer kazanmışcasına gülümsedi.

Kalktığı tekli koltuğa otururken beni dizine oturttu.
"C... Canım yanıyor."
Bileklerimi önüne uzatırken yutkundu. Birkaç yere dokunup acıyıp acımadığı sordu.
"Uh, orası acıyor."
Belim dikleşirken nefesimi tutmuştum. Bileklerime bir merhem sürüp sararken alnıma buz tuttu.
"İyi geldi mi?"
Kafamı hafifçe olumlu anlamda salladım.
"Teşekkürler."

Sonunda bedenimdeki sızılar dindiğinde kucağından kalkmak için hareketlendim. Eli belimi sardığında itmeye çalıştım.
"Bırak beni. İnmek istiyorum."
"Hayır, Amelia. İnmene izin vermiyorum."
"Senden izin istemiyorum! Ayrıca bana söz vermiştin."
"Sana zarar vermeyeceğime söz vermiştim."
"Bırak beni! Bırak!"
"Şşşttt, dinle beni."
Bileklerime dikkat ederek kollarımı sabitledi ve sırtımı göğsüne yasladı.

"Ben Victor, karşındaki Kenneth, Kevin, Daniel, Jason ve şuan odada olmayan kişi William..."
Hareket etmemle birlikte sözü yarıda kalmıştı.
"Sana daha iyi bir gelecek sunuyoruz."
"İstemiyorum. Bırak beni ve beni eve götürün."
"Amelia, seni bırakmayacağız ve bu evden kaçmaya çalışsan bile yakalanırsın."
Gözlerim iyice büyürken dudaklarım aralanmıştı.
Tırnaklarımı Victor'un koluna geçirirken hırsla dönüp kolunu ısırdım. Victor'un erkeksi bağırışının ardından karşımızda oturan Kenneth hızla ayağa kalkıp beni kucakladı.

"Burda olmak istemiyorum! Evime gitmek istiyorum!"
Victor kolunu tutarak kaşlarını çattı.
"Öyle bir şey olmayacak Amelia! Biraz daha karşı çıkmaya devam edersen ceza alırsın."
Burnumdan derin nefesler verirken çaktırmadan tükürüğümü ağzımda biriktirmeye çalıştım. Yanımıma yaklaşan Kevin tam bana kızacakken yüzüne doğru tükürdüm.
"Amelia!"
Kenneth beni başka tarafa çevirmeye çalışırken durmadan havaya tekme atıyordum. Canım öyle çok yanmaya başlamıştı ki bacaklarım kopacak gibiydi.

"Neler oluyor burda?!"
Elindeki tepside gördüğüm yemekle hareket etmeyi bıraktım.
"Yemek..."
Dilimi dudaklarıma sürtüp William denen adama baktım.
"Evet güzelim yemek."
Elindeki büyük tepsiyi masanın üzerine bıraktı ve çeşit çeşit yemeği masaya dizdi. Hepsi de fazlasıyla sevdiğim yemeklerdi. Kenneth sakinleştiğimi görünce korkarakta olsa beni yere indirdi. Yavaş adımlarla masanın başına gelip oturduğumda kokular başımı döndürecek seviyedeydi.

Elime aldığım çatalla yemeklere yumulduğumda hepsi derin nefesler almıştı.

Dün sabah geç kaldığım için kahvaltı etmeye vaktim olmamıştı. Ardından yemekhane alerjimin olduğu bir yemek çıkartmışlardı ve yiyememiştim. Akşam evde yemek yemeyi düşünürkense kaçırılmıştım. Dolayısıyla bir günden fazladır aç dolaşıyordum.

William kafamı okşadığında yutkunup bileğini tuttum ve uzaklaştırdım.
"Kızı nasıl korkuttuysanız kalbi küt küt atıyor."
Elini sırtıma koyup kalp atışlarımın düzene girmesini bekledi.
"Boğulacak."
Daniel, Jason'un karnına dirseğini vurduğunda çatalımı tabağıma bırakarak geri çekildim.
"Doydun mu?"
Doymadım.
"Doydum."
En sevdiğim yemekler varken nasıl doyabilirdim ki?

Basketball DaddysHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin