1. Bölüm

932 21 5
                                    


"Ama ben buyu yemek istemiyoyummm" diyerek dudaklarını büzmüş, yanaklarını şişirmiş, yavru köpek gözleri ile çipil çipil bakıyordu.

"Bu konuyu konuşmuştuk. Tadına bakmadan istemiyorum deme lüksümüz yok."

"Ama a-"

"Kızmaya başlıyorum Anka."

"Tamam kızım. Yiyecek benim güzelim. Üzmeyecek annesini değil mi?" diyen Tarık Bey aynı anda Anka'nın uzun saçlarını okşuyordu.

"Hı hı" diye başını aşağı yukarı sallayarak onayladı dedesini Anka. Bir yandan da gözü annesindeydi. Ona gülümsemesini bekliyordu ki tebessüm eden annesi ile içi rahatladı.

"Davet bu akşamdı değil mi?" diye sordu Tomris Hanım.

"Bu akşam. Yılbaşından üç gün önce düzenliyorlarmış hep. O gece insanların kişisel programlarına saygı duymuş oluyorlarmış."

"Düşünceli bir davranış." diye onayladı Tarık Bey.

"Ne giyeceksin abla?" diye soran Yıldız'ı "bilmem bakarım dolaptan bir şeyler" diyerek geçiştirdi.

"Anne senin bu kızında hiç ruh yok. İçi geçti resmen." diyen kardeşi Venüs'e göz devirdi. Sonrada babasının Uzay mühendisi oluşuna saygılarını sundu.

Tarık Bey, ellilerinin sonlarında TAI'de (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii) başarılı bir mühendisti. Üç çocuğunu da mesleğine âşık olma sebebi olan gökcisimlerinin isimleri ile taçlandırmıştı. En büyük kızı Güneş, ortanca oğlu Venüs ve son prensesi Yıldız.

"Uğraşma ablanla. Kadının işi başından aşkın." diye Güneş'e arka çıkan Tomris Hanım'a "aman ilk göz ağrısına da bir şey dedirtmezmiş" diyerek annesinin yanaklarını mıncıran Venüs'e güldüler.

"Sen şirkete alıştın değil mi?" Diye sordu Tarık Bey Güneş'e.

"6 ay oldu artık. Alıştım tabii. Sağladıkları imkânlardan da memnunum. Henüz bir ayrılığa düşmedik."

"Seni transfer etmek için bir yıl uğraştılar. Bir zahmet ayrılığa düşmesinler." dedi Yıldız.

Güneş altı ay önce bir yıldır sürekli teklifte bulanan Karahan Holding'in teklifini kabul etmişti. Önceki şirkette de aynı pozisyonda çalışmış olsa da Karahan Holding, Türkiye dâhil yedi ülkede şubesi bulunan ve yirmiden fazla ülke ile iş anlaşmaları olan, çok uluslu bir şirketti. Bu yüzden sorumluluk ve baskı çok fazlaydı. Bir aile şirketi olan Karahan Holding'de alenen aksi bir tutum yaşamamış olsa da 29 yaşında bir kadın olarak bu pozisyona oturduğu için arkasından konuşulanların farkındaydı. Önceki çalışma ortamlarında da benzer durumlarla karşılaşmıştı.

Günlük sohbetler ile her zamanki gibi neşe ile yaptılar kahvaltılarını.

"Hadi bakalım Anka Kuşu. Bugün dede bıraksın seni kreşe olur mu?"

"Oluuuuuuy" diyerek dedesinin boynuna atlayan Anka ile Güneş "kızım yavaş kırdın adamın boynunu" dedi yalancı bir sinirle.

"Güneş Hanım siz de beni iyice yaşlı yaptınız. Dede olduk diye çökmedik. Cebimden çıkartırım hepinizi."

"Dede annemler çooss büyüs nasıl cebinden çıkaytacaksın onlayı?" diyen Anka ile gülüştüler.

"Gel ben sana yolda anlatacağım kuşum."

Tarık Bey ve Anka'yı yolculayan ev halkı "geç kaldım" diyerek yaygara koparan Yıldız'a hep birlikte göz devirdi.

Yıldız'ın geç kalması değil bir yere zamanında gitmesi mucize olacağı için şaşırmıyordu artık kimse. Oradan oraya koşturarak kendini kaosa daha çok çeken kıza yardımcı olmakta pek fayda etmezdi böyle zamanlarda. Kendi haline bırakmak en iyi çözüm oluyordu her zaman.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin