Yalanlar, Gerçekler... Sırlar, Savaşlar... Deryalar, Kıvılcımlar... Ateş ve Barut. Drusa; Ateşti, Deryaydı, Gizdi, Gerçekti, Yalandı, Yaşamdı... O'na dokunan yanardı, susardı, yaşardı. Drusa ölümdü, yaşamdı. Alevlerin içindeki bebek! Söyle. Söyle ki bilsinler gerçeği! Yaşanmışlığı, Doğruyu... Ağla ki bilsinler! Ağla ki... sönsün bu insanların içinde yanan anlamsız ateş! Ağla Drusa... Sen ağla ki, bitsin bu anlamsız savaş. Güçlerini keşfetmeye başlayan Drusa nedenini bilmediği bir sebepten ötürü kendini Tanrıların babası Zeus'tan kaçarken bulur. Bu kaçma-kovalama sürecinin en sonunda yakalanır, Olimpos'ta Zeus'un önünde yargılanır. Hisleri tekrar bir kaçma hissi uyandırdığında kendisini bir oyun içinde bulur. Drusa içinde olduğu bu oyunun kurallarına göre oynanması gerektiğini düşünerek kendini geliştirmeye, güçlerini kullanmaya başlar. Oyun başladığında Drusa güçlerini kullanarak Olimpos'tan kaçar. Farklı varlıkların, bilmediği dillerin olduğu bir dünyaya gelen Drusa'nın yabancı bir varlık olduğunu fark eden saray halkı idam için Drusa'nın peşine düşer. Bu kovalamaca sırasında geçmişini ve benliğini öğrenen Drusa eskisi gibi olmayacaktır. Drusa Yaşam ve Ölüm arasındaki ipin kendi elinde olduğunu fark edecek, kendisini evrenlerin savaşı için hazırlayacaktır. ... Bütün haklar şahsıma aittir.