Story cover for Olimpos'taki Anahtar by Chiqelata
Olimpos'taki Anahtar
  • Reads 60,592
  • Votes 7,189
  • Parts 27
  • Reads 60,592
  • Votes 7,189
  • Parts 27
Ongoing, First published Feb 06, 2020
-Antik Tanrılar Serisi -2-

Kronos ve Rhea'nın oğlu, gökyüzünün ve yıldırımların tanrısı, bütün tanrıların ve bir zamanlar insanların kralı olan Zeus, asırlar önce Japon panteonunun Baş Tanrıçası Ametarasu tarafından iktidarsızlıkla lanetlenmiştir. Artık zamanını yatak odalarında harcayarak geçirmek yerine, iktidarını tehlikeye atan insan tacirlerini avlayarak, zaman zaman ona baş kaldırmaya cüret eden varlıkların yüreklerine korku salarak ve panteonunun refahını koruyarak geçirmektedir. Ancak Seth'in ayaklanma başlatmasıyla, kurduğu bütün düzeni tehlikeli bir yok oluşa doğru savrulmak üzeredir. 

Tehlikenin tam merkezinde ise, Slyvia isminde genç bir kadın durmaktadır.

Gwen Slyvia Reina, yirmi üç yaşında genç, hayata yeni atılan bir arkeologdur. En yakın arkadaşını korkunç bir kazada kaybetmesinin acısıyla yeni yeni yüzleşirken, Slyvia Mısır panteonunda herkes tarafından kötü şöhretiyle tanınan Kaos Tanrısı tarafından kaçırılır ve ıssız bir dağ kulübesinde korkunç bir hapis hayatı yaşamaya mahkûm edilir. Tutsak tutulduğu süre boyunca, genç kadın bildiği dünyasının aslında görünenden çok farklı olduğunu, tanrı ve tanrıçaların var olduğunu ve mitolojinin okuduğu kitaplardakinden daha farklı, daha tehlikeli ve ölümcül olduğunu öğrenecektir.

Horus'un gözünü ele geçiren Seth, kendisine daha fazla yandaş bularak gün geçtikçe güçlenmekte ve planını bir sonraki aşamaya taşımak için hazırlık yapmaktadır. Genç kadını Zeus ile karşı karşıya getirmeyi başardığında, her şeyin planladığı gibi gideceğinden ve Anahtar'ı ele geçireceğinden emindir... 

Zeus ve Slyvia, arzularında kaybolmadan Seth'i durdurmak ve Anahtar'ı almasına engel olmak zorundadırlar. Ancak zaman hızla geçmektedir ve vakit şimdi her zamankinden daha değerlidir...

©Tüm hakları saklıdır. Hiçbir şekilde iznim dışında paylaşılamaz, ko
All Rights Reserved
Sign up to add Olimpos'taki Anahtar to your library and receive updates
or
#802fantastik
Content Guidelines
You may also like
Başka evrende by ftmhdv_
18 parts Ongoing
"Bir gün kendini okuduğu kitabın içinde bulan bir kızın hikayesi...📚🤫" --- Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ne öfke, ne şaşkınlık, ne de merhamet... Sadece boşluk. Sanki gözlerimin içine bakarken bile beni görmüyordu. Yoksa tam tersi... içimi tamamen okuyordu. Acaba aklından ne geçiyordu? Düşünceleri benimkiler kadar karışık mıydı, yoksa içinde buz gibi bir soğukluk mu vardı? Bilmek istedim... ama bir yandan da öğrenmekten korktum. "Ne oldu, artık kaçmayacak mısın?" dedi, sesi alaycı bir merhametle doluydu. Dudaklarının kenarında küçümseyici bir gülümseme vardı, ama gözleri... Gözleri buz gibi soğuktu. "Hadi, durma. Koşmaya devam et." Sesi yumuşaktı ama içinde tehdit saklıydı. "Seni bulamayacağımı mı sandın?" Bu sefer sesinde alay yoktu. Ciddiydi. Beni gerçekten bulacağına başından beri emindi. "Demek pes ediyorsun." Hayır... Pes etmeyecektim! Durmayacaktım! Bedenimi saran korkuya aldırmadan hızla arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Ayaklarımın altındaki zemini hissetmiyordum artık. Ne acıyı hissediyordum, ne soğuğu. Tek bir şey vardı içimde: Korku. Sessizlik içimi kemiriyordu. O yüzden... Dayanamadım.Başımı çevirdim.Orada değildi.Adımlarım yavaşladı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu ama bir anlığına, sanki kurtulmuşum gibi hissettim.Sonra...Birine çarptım. Beni aniden kavrayıp sırtına attığında, onun Victor olduğunu fark ettim.Kendimi, rüzgârda savrulan bir yaprak gibi çaresiz ve kaybolmuş hissettim.Kollarım havada savrulurken, çırpınıyor, ama bir türlü kurtulamıyordum...
You may also like
Slide 1 of 10
Başka evrende cover
Azrathia'nın kamçısı cover
Gizli Saklı  (+18) cover
BAŞ BELASI/ *Yarı texing* cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
hazzın doruklarına  cover
Tek Şans cover
Seks Hikayeleri  cover
Zamansızların Ardından  cover
FIRTINA ZAMANI  cover

Başka evrende

18 parts Ongoing

"Bir gün kendini okuduğu kitabın içinde bulan bir kızın hikayesi...📚🤫" --- Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ne öfke, ne şaşkınlık, ne de merhamet... Sadece boşluk. Sanki gözlerimin içine bakarken bile beni görmüyordu. Yoksa tam tersi... içimi tamamen okuyordu. Acaba aklından ne geçiyordu? Düşünceleri benimkiler kadar karışık mıydı, yoksa içinde buz gibi bir soğukluk mu vardı? Bilmek istedim... ama bir yandan da öğrenmekten korktum. "Ne oldu, artık kaçmayacak mısın?" dedi, sesi alaycı bir merhametle doluydu. Dudaklarının kenarında küçümseyici bir gülümseme vardı, ama gözleri... Gözleri buz gibi soğuktu. "Hadi, durma. Koşmaya devam et." Sesi yumuşaktı ama içinde tehdit saklıydı. "Seni bulamayacağımı mı sandın?" Bu sefer sesinde alay yoktu. Ciddiydi. Beni gerçekten bulacağına başından beri emindi. "Demek pes ediyorsun." Hayır... Pes etmeyecektim! Durmayacaktım! Bedenimi saran korkuya aldırmadan hızla arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Ayaklarımın altındaki zemini hissetmiyordum artık. Ne acıyı hissediyordum, ne soğuğu. Tek bir şey vardı içimde: Korku. Sessizlik içimi kemiriyordu. O yüzden... Dayanamadım.Başımı çevirdim.Orada değildi.Adımlarım yavaşladı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu ama bir anlığına, sanki kurtulmuşum gibi hissettim.Sonra...Birine çarptım. Beni aniden kavrayıp sırtına attığında, onun Victor olduğunu fark ettim.Kendimi, rüzgârda savrulan bir yaprak gibi çaresiz ve kaybolmuş hissettim.Kollarım havada savrulurken, çırpınıyor, ama bir türlü kurtulamıyordum...