Dizlerinin üzerinde duran elini tuttum. "Ben ailem olmasını her şeyden çok istiyorum. Belki bir gün Nuah gibi olabilirim. Beni çok seven bir kadın bulabilirim." "Arıyor musun ki?" Seni buldum ya. Gülümsedim. Bunu ona söylemeyecektim. Daima tepki gösteriyordu. Cevabımın ne olduğunu zaten kendi kendine anlayacaktı. "Arıyorum. Güzel gülen, meraklı, heyecanlı, anne olmayı çok isteyen ve çok seven birini arıyorum." "Hımm," dedi memnuniyetsizce. "Umarım bulursun." Bana öyle bir bakıyordu ki. Şu haline ölebilirdim. "Yardımcı olmak ister misin?" diye sordum. "Nasıl?" diye sordu şaşırarak. "Bu senin hayatın." Bana kendini ver. Bir tek seni istiyorum. "Yemeğimi yap. Beni işten geldiğimde karşıla. Sarılmak istediğimde sarıl. Öpmek istediğimde dudaklarını ver." Geceleri seninle sevişmeme, sana çocuklar vermeme izin ver. "Bu hayatı isteyip istemediğime karar vereyim." "Karasızlık yaşadığını zannetmiyorum," dedi kaşlarını kaldırarak. "Ayrıca sana bunları veremem." Gözlerini devirdi. "Biraz fazla açık sözlü bir adamsın. Bu rahatsız edici." "Neyinden rahatsız oluyorsun ki? Sana yalan söylemiyorum. Ayrıca neden vermeyecekmişsin? Güzel dudakların var." Odanın hafif aydınlanmaya duran karanlığına rağmen yanaklarının kızardığını görebiliyordum. Ellini iri parmaklarımın arasında sevmeye devam ederken bakışlarımı oraya indirdim. "Belki de çoktan denemişizdir. Seninle olabileceğimi görmüşümdür." "Rüyanda herhalde. Çünkü ben öyle bir gelecek göremedim." Güldüm. Başımı sallayarak, "Kendimden söz ediyordum zaten," dedim.
19 parts