"Bana baktığında ne görüyorsun ?" dedim. Elindeki kitaptan bakışlarını kaldırdı ve odağına beni aldı. Şu anda onun en sevmediği eylemi yapıyordum. O kitap okurken onunla konuşuyordum ama buna rağmen sanki bunu ben yaptığımda sorun değilmiş gibi çikolata kahvelerinin içi gülümseyerek bana bakıyordu. Zaten böyle bir anda onunla konuşma cesaretini bu bakışları vesilesiyle buluyordum. Okuduğu kitabı yavaşça kapattı ve oturduğu krem koltuktan kalkıp ayakta, camın önünde durmuş onu izleyen benim yanıma geldi. Kitap olmayan elini kaldırdı ve sağ elimi tuttu. Elim ellerinin yanında küçücük kalırken yüzük parmağımda olan alyansın üzerinde parmaklarını gezdirdi ve avucumu ters çevirip elindeki kitabı koydu. Kadifemsi sesiyle fısıldadı: "Sayfa 37'deki altını çizdiğim cümleyi oku." Bunu söyledikten sonra ellerimi nazikçe bıraktı ve oturma odasından çıkıp kapıyı kapattı. Kapıda olan bakışlarımı elimdeki kitaba çevirdim. Namık Kemal'in İntibah kitabıydı. Sayfa 37'yi açıp altını çizdiği cümlenin üzerinde parmaklarımı dolaştırdım ve cümleyi okumaya başladım: "Yaktın ey ateşzen-i ârâm yanmış gönlümü Nev-heves kıldın şu kendinden usanmış gönlümü." (Sen ateş, yaktın, zaten yanmış olan yüreğimi. Yeniden heveslendirdin şu kendinden utanmış yüreğimi.) Karanlıktan aydınlığa kavuşmuşçasına tebessüm ettim. Çünkü bu adam, bana baktığında yüreğini canlandıran kadını görüyordu... { Dilâ Serisi Birinci Kitap } 09.10.2022
27 parts