"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye hanım olan Leyla'ydı. Karabağırlı, yüreği zift bağlı diye arkasından bin değirmen laf dönen Seha Kirman'a zevce olan Leyla. Sertliğiyle nam salmış Telli Hanım'a gelin olan Leyla. Şerare ile Deniz'e ana yaması olan Leyla. Amcası tarafından satılan Leyla, bir sürü insandan bir sürü kazık yiyen Leyla, neler görüp neler yaşayan ama bir an olsun âh diyip isyan etmeyen, sabreden Leyla. Bunların hiçbirini yaşarken yıkılmamış, hep dik durmuştu. O Leyla'ydı. Direnirdi. Leyla demek, dayanmak demekti. Hep direnmişti, hepsine, tüm yaşadıklarına. Yaşadıklarının hiçbirinde diz çökmemişti. Hiçbirine boyun eğmemişti. Ama o an yıkıldı. O an dizleri değilse de yüreği çöktü, o an gönlü boyun eğdi. Çünkü Seha Kirman tuttu kocaman eliyle onun küçücük elini... götürdü çıplak göğsüne... koydu kalbinin tam üstüne... ve şöyle dedi: "Aha işte sebep.. yetmez mi?" Biraz daha bastırdı eliyle, Leyla'nın eline. Kızın avucunun altında, artık her saniye çarpan bir kor vardı: "Yüreğim, Karanfil. Senin için, sana böyle atan yüreğim. Yüreğimi koyuyorum ortaya. Yüreğim.. Yüreğim kalmana yetmez mi?" ••• -Yaş farkı içerir- ~hikâyemiz 1989 yılında başlamaktadır~
21 parts