Her şeyden önce soluk bir tenin üzerine düşmüş, ıslak bir kar tanesiydi o. Eşsiz bir parça. Büyümüş soğukluğuyla birden fazla teni yakmıştı. Fakat kar taneleri büyümemeliydi. Büyüdükleri taktirde ancak bir çığa dönüşebilirdi. Yalanlar da aynen böyleydi işte. Ve o çığın altında kalmıştı. O büyüyen yalan çığı her şeyini kana bulamıştı. Elleriyle oturduğu yerdeki ıslak toprağı avuçladı ve boğazı yırtılırcasına "Neden" diye bağırdı. "Neden, neden, neden?" Ormandaki ağaçlarda, ayaklarının altındaki sonsuz mavi de, gökyüzüde sessizliğe yemin etmişti adeta. Artık yapayalnızdı. Gözyaşları sağanak bir yağmurun yağışından farksız süzülüyordu göz pınarlarından. Yumruk yaptığı ellerini toprak zemine tüm gücüyle vurdu. "Neden benim en kötü hikayemi en güvendiğim insanlar yazdı..." İşte bu söz uçurumdan düşmüş ve o sert kayalara çarparak yok olmuş ruhun son sözleriydi. -------------------------- ↪Yayınlanma T: 22.01.2016 Copyright © Tüm Hakları Saklıdır. Hiç bir şekilde kopyalanamaz.
18 parts