''Avuç içlerinde saklanır bazı kitaplar..'' Taksiye bindiğimde gözlerimin bana oyun oynadığını düşündüm. Geçen gün çarptığım kızın burada ne işi vardı? Hayal gördüğümü düşünerek gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi açtığımda hala buradaydı. Derin bir iç çektim. Yine başıma bela olacaktı. Göz göze geldikten sonra yine geçen gün ki gibi konuşmaya başladı. ''Bu sefer kibarlık yapıp inersin herhalde birader. '' ''Birader mi?'' Duyduğum bu cümle karşısında yarın akşama kadar gülebilirdim ama bu cadı karşısında itibarımın zedelenmemesi için ciddi kalmayı tercih ettim. ''Evet birader, takıldığın nokta buysa hödük bey de diyebilirim, ne dersiniz?'' İçimden gelen gülme isteğini bastırmaya çalışarak '' İnmeyi düşünmüyorum'' diyerek kısa bir cevap verdim. Ama hanımefendinin susmaya pek niyeti yoktu. ''Hödük Bey, lütfen artık inin.'' Her kelimesi ayrı komik olan bu kadınla başa çıkamazdım. Allah ailesine sabır versin. Cama vuran yağmur damlalarının güzelliğine bakarken konuşmadan edemedim. '' Hödük ve lütfen aynı cümle içerisinde pek sağlıklı olmadı. Bu arada sanırım inmem konusunda ısrarcısınız ama zor bulduğum bu taksiden inmeye pek niyetim yok.'' Söylediğim cümle karşısında saçlarını sinirle arkaya savurmuştu. Ah.. Yine buram buram hanımeli kokusu. Tüm hakları saklıdır. Kopyalanması ve paylaşılması halinde yasal işlem başlatılacaktır.