Bölüm 9; Gelecek Planları

170 25 3
                                    

Bu da böyle bir bölüm oldu.

Çok üzülüyorum bu hikayedeki Taehyung ve Jungkook'a. Biliyorum, sonunda yanan ben olacağım. Yine de devam ediyorum.

Size güzel bir şarkı bırakıp gidiyorum. Bölüm bitince dinlersiniz.

Okuduğunuz için teşekkürler.


"Taehyung?" diye seslendim yanımda huzurla uzanan bedene. Ben yatağımda sırt üstü yatarken, Taehyung göğsüme başını koyarak uyukluyordu. Biraz daha böyle kalsak uyuyakalacağına emindim. Ama ben onunla sohbet etmek istiyordum.

"Hım?" Sesi belli belirsiz çıkıyordu. Gerçekten de uyumak üzereydi ve bu hali beni güldürmüştü.

"Yapmak isteyip de yapamadığın bir şey oldu mu hiç?" Bunu gerçekten merak ediyordum. Ayrıca elimden gelecek bir şey varsa da onun için yapmaktan mutluluk duyardım. "Yani bir hayalin falan?"

Başını göğsümden kaldırarak yüzüme bakmıştı yarım açılan gözleriyle. Daha sonra doğrulmaya çalıştı. Ona yardımcı oldum. "Hastalığım bu kadar ilerlemeden önce, yani bacağımı benden henüz almamışlarken Jimin ve birkaç ortak arkadaşımızla beraber dünyayı gezmek gibi bir hayalimiz vardı. Hatta bazı ülkelerden başlamıştık bile. Herkes gezip görmek istediği yerleri küçük bir not kağıdına yazmıştı. Kura çekerek başlamıştık. Okulların tatil olduğu yaz aylarında geziyorduk. Fazlasıyla vaktimiz oluyordu. İlk kurada Namjoon hyungun istediği yer çıktı. Bu yüzden İtalya'dan başladık."

"Güzel bir seçim olmuş." diye söyledim. İtalya'yı severdim.

"Öyle oldu." diyerek onayladı beni. "Yaklaşık bir ay kaldık İtalya'da. Namjoon hyung gördüklerinden öyle etkilenmişti ki kesemedik yolculuğumuzu. Tadını çıkararak gezmeye karar verdik biz de. Zaten 4 kişiydik ve yaz tatili her ülkeye böyle bir süre ayırmamız için yetiyordu."

"Sonra?" diye sordum duraksayınca merak ederek.

"İkinci kurayı Hoseok hyung çekmişti. Onun gezmek istediği yer ise Amerika'ydı. Hoseok hyung sokak dansçısı. Onu dans ederken görmen lazım Jeongguk. Oldukça iyidir."

"Bir gün görelim öyleyse." dedim. Karnımın üzerindeki kolunu okşayarak dinliyordum onu. Arkadaşlarından bahsetmesi beni mutlu etmişti. Benimle her şeyini paylaşıyor oluşunu seviyordum.

"Görelim. Seninle tanıştığına sevinecektir." dedi başını yeniden göğsüme yaslarken. Ellerim bu sefer saçlarına dolanmıştı. "Amerika'da ünlü birkaç sokak dansçısını takip ediyormuş internetten. Hatta iletişimde olduğu birileri varmış. Fırsat bu fırsatken bunu değerlendirmek istedi. Derken iki ayı çoktan gerimizde bırakıp üçüncü aya girmiştik. Sıra Jimin'deydi. Ben bu tarz şeylerde biraz şanssız olduğum için sona kalmıştım." Son dediğiyle yarım kalan hayalini az çok anlayabilmiştim. Muhtemelen sıra ona gelmeden kesmek zorunda kalmışlardı tatillerini. Bölmeden devam etmesini bekledim. "Jimin'in seçtiği ülke İspanya'ydı."

"İspanya mı?" diye sordum şaşırarak. Sonra aslında Jimin'i ne kadar tanımadığımı fark ettim. Sonuçta İspanya da diğer ülkelerden pek farklı değildi. Bunda beni şaşırtacak bir şey yoktu.

"Jimin çok koyu futbol taraftarıdır. Hemen hemen her ligin maçlarını takip eder. Ancak İspanya'ya özel bir ilgisi var. Bernabeu ve Camp Nou en çok görmek istediği stadyumlardandı. O sene de Şampiyonlar Ligi final maçı Camp Nou'da olacaktı. Ona denk gelmemiz Jimin için gerçek bir ödül oldu. Hepimize forma giydirip stada götürmüştü. Maçtan sonra tam bir hafta sesi çıkmadı. Bağırmaktan kısılmıştı."

Florebo Quocumque Ferar | taekook Where stories live. Discover now