bölüm dört : buz üstünde ilizyon, birbirine tutunan bakışlar

348 73 44
                                    

Ön koltukta otururken içimden dolup taşan, gitmeyen bir his vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ön koltukta otururken içimden dolup taşan, gitmeyen bir his vardı. Bu ilk defa canlı bir buz pateni gösterisi göreceğim için miydi yoksa başka sebeplerden miydi bilmiyordum. Ama kesinlikle sebeplerden birinin bizim takımımız olduğundan emindim. Şu ana kadar gösterilerini sadece duymuştum. Kesinlikle tam olarak görme fırsatım olmamıştı. Ortamı yakıp geçeceklerinden emindim. Biraz fazla emin olmam biraz şaşırtıyordu beni.

Yanıma Jeno oturunca gülümsememe engel olamadım.

“Heyecanlı mısın?”

“Ben bu gösterileri çok fazla kez gördüm Hyung. Asıl heyecanlı olan sensin”

“Yalan yok içimdeki heyecanı kontrol edemiyorum. ”

Gülümsemiştim. Gülümsemem ile pist karanlığa bürünmüştü. İlk yarışmacı çıkmadan önce konuşma duyuldu.

“Merhabalar! Etkinliğimize hoşgeldiniz! Gözlerinizi şenlendirecek , dikkat çeken, görkem dolu sahneleriyle sizlere ulaşacak olan yarışmacılarımıza başarılar dileriz!”

İlk başta birçok kişi çıktı.

İlk tanıdık çıkan kişi ise Jaemin'di.

Teması karmakarışık bir galaksiydi. Gözlerindeki makyaj onu muazzam gösteriyordu. Bacaklarını tam saran, simli, siyah pantolunu ve simli, gri gömleği ile sahneye kendini göstermişti.

Lee Jeno'ya dönmüş.

Lee Jeno etkilenmiş gözüküyordu.

“Hani çok kez görmüştün bunları”

“O...o farklı”

Yutkunmuştu. Jeno'yu böyle görmek beni şaşırtıyordu.

Ama beni asıl şaşırtan kısım sıradaki sahnenin Jungwoo'nun sahnesi olmasıydı.

Sahne başlıyordu.

Patenleriyle ışığa doğru girince görmüştüm onu. Gözlerinde bir örtü vardı. Yanında ise bir oğlan. Ellerinde beyaz, saten eldivenler vardı. Takım elbise giymişti. Kemer yerine takılı zinciri tüm kıyafetin havasını değiştiriyordu. Yanındaki adam kartları karıştırırken sonunda bir kart çekip tüm seyirciye gösterince anlamıştım.

Kim Jungwoo buzun üstünde bir ilizyon gösterisi yapacaktı.

Gözlerindeki bağlar açılınca keskin gözleri ortaya çıkmıştı.

Çok iddialı görünüyordu.

Dönmeye başladı. Döndükçe kartları yere atıyordu.

Attığı her kartın yanlış olduğunu biliyordu. Elinde doğru kartın kalmasını bekliyordu.

Havada dönüşünü yaptı. Beş kart daha gitti. Seyirci nefesini tutuyordu. Doğru kartı ortaya çıkarmasını bekliyordu.

Kim Jungwoo kartları ile birlikte apayrı bir sanat yaratıyordu. Gücüne ulaşılamazdı. Yenilemezdi. Seviyesine bile gelinemezdi. Elindeki kartları emin bir şekirde savuruyor, pistte ayrı bir kargaşa yaşatıyordu. Birine bile basıp kayabilir, düşebilirdi. Onu kimse durduramaz, kurtaramazdı. Ama Kim Jungwoo düşmüyordu.

Kim Jungwoo gücünün farkındaydı.

Tüm kartlar gitti. Son duruşa kadar elinde tek bir kart vardı.

Ve elindeki kartı gösterdi.

Elindeki kart yanlıştı.

İnsanlardan gelen umutsuzluk sesleri ve beğenmemezlik sesleri o parmağını dudağına götürünce kesildi.

Kartı iki kere salladı.

Ve doğru kart kendini gösterdi.

Seyircilerin nefesi kesilirken ona bakmaktan kendime alıkoyamıyordum. Eli eldivenlerden belli oluyordu. Ter damlaları alnını işgal etmişti. Derin nefesler alıp veriyordu.

İçimde bir alev oluşuyordu.

Ama gözleri benimkileri bulunca nefessiz , külsüz, alevsiz, çöl gibi kalmıştım.

Sanki kum saatindeki kumlar sıkışmıtı, sanki saatin pili bitmişti. Zaman bükülmüştü. Ne olduğunu bilmiyordum.

Ama büyük bir büyü altındaydım.

Seyirciler alkışlarken bakışlarını asla benden çekmedi. Ekranda bile o varken benden bakışlarını vazgeçirmedi.

Kim Jungwoo beni büyük bir büyü altına aldı.

Uzun zamandır bir fici devam ettirememiştim. Ama bu fic için çok heyecanlıyım ve fazlaca fikrim var. Beğenmeniz dileğiyle <3

SO BEAUTIFUL ➤ DOWOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin