Beş Buçuğuncu Duyu

102 11 148
                                    

Taehyung, şehirden ayrılma vakti geldiğinde büyükannesi ve büyükbabası ile arasını tamamen düzeltmiş sayılmazdı. Onlardan ayrılacağı için deli gibi üzülse de bunu belli etmiyor aynı zamanda da hoşnutsuzluğu sebebiyle somurtuyordu. İçinde birçok korku ve şüphe bulunsa da bunu hissettirmemek için verdiği çaba takdire şayandı. Otogarda otobüsün gelmesini beklerken evet diyordu, evet ne olursa olsun bu şehirden ayrılmam gerek.

Kendi ayaklarımın üstünde durabildiğimi herkesten önce kendime ispatlamam gerek, Jimin olayı kesinlikle her şeyi baltalıyor ama onun da bir çaresine bakacağım diyerek kendini telkin ediyordu. Otobüs geldiğinde ve büyükannesinin gözyaşları eşliğinde onların yanından ayrıldığında camının yanına gelmişlerdi ve ona el sallayan dedesinin de gözleri dolmuştu, kendisi de ağlamamak için dişlerini sıkıyordu.

Fakat otobüs hareket ettiğinde ve Kim ailesi görünür alanından çıktığında birkaç gözyaşının süzülmesine engel olamamıştı genç adam, midesi bulanıyordu. Yolculuk boyunca o kadar fazla düşünceye dalıp gitmişti ki, hangisiyle uğraşıp kendi yöntemleriyle sakinleşeceği konusunda da şaşırıp kalmıştı. Ve uyuyup kalıp, gözlerini tekrar açtığında Seul'e gelmiş olmasının verdiği telaşla aniden otobüsten inmek zorunda kalmıştı muavinin onu uyandırmasıyla.

Elindeki bavullarla baş etmeye çalışırken hava henüz yeni kararmıştı, Taehyung ise yutkunarak telefonunda yer alan Jimin'in adresine bakmıştı. Bunu gerçekten yapacak mıydı? Ama yapmaktan başka çaresi var mıydı? Büyükannesi ve büyükbabası muhakkak ki Jimin'in yanına gidip gitmediğini kontrol ederlerdi, gidecek başka bir yeri de yoktu şuan için. Daha ilk günden bir yurt bulabilir miydi?

Banka oturup derin bir nefes verirken kararsızlığının en derinini yaşıyordu, bir taksi tutup Jimin'in adresini mi göstermeliydi yoksa daha önce evdeyken internetten araştırdığı yarı özel yurtlardan birinin adresini mi vermeliydi? Lakin onun hiç beklemediği ve ihtimal dahiline katmadığı bir şey oldu, Park Jimin arkasındaki kapıdan çıktı ve yanına yaklaştı. Ağzındaki sigara, dışarı üflediği duman onunla ilgili farklı olan tek şey değildi. Bu Taehyung'un alışık olduğu Jimin değildi, tamamen farklı görünüyordu. O an ilk düşündüğü şey, büyükannesi ve büyükbabasının Jimin'e, Taehyung'u karşılaması için direktif verdiğiydi.

Düşündüğü ikinci şeyse, yeni görüntüsünün çok beklenmedik olmasına rağmen çocukluğundan beri aşık olduğu dostunun çok çok etkileyici olmasıydı. Saçlarını pembeye boyamıştı, kulaklarında halka küpeler vardı ve dudağında da bir piercingi vardı. Deri bir ceket giymişti üstüne, ceketinin üstündeki parıltılı taşlar otobüslerin farlarıyla ışıldadıkça kendisinin gözünü alıyordu. Birbirlerini ilk gördükleri an Taehyung, gözlerini yere indirmişti ama bu mahcubiyetten dolayı değildi sadece nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu ve onunla göz göze gelmek istemiyordu.

Jimin ise uzun zamandır ölü hissetmesine rağmen ilk kez canlandığını hislemişti. Her şey karanlıktı ikisi için, bir tek birbirlerini parlak görüyorlardı. Ama hiçbir şey eskisi gibi değildi, gerçeklikten kopmamışlardı. İlk adımlayan Jimin oldu "Bay Kim, biraz daha geç varabileceğini söylemişti ama yine de iyi ki erken gelmişim yoksa yakalayamazdım seni"dedi, Taehyung ise yutkundu, çok farklı hissediyordu ve böyle hissetmekten nefret etmişti.

Jimin'in onu hala etkiliyor olmaması gerekirdi, ona kızgın ve kırgındı ona karşı yumuşamış gibi davranamazdı. Bavullarının sapını sıkıca tutup ilerletmeye başladığında Jimin bir hamle yapıp bavullardan birini almaya çalıştı, Taehyung "Büyükbabamlar sana ne söyledi bilmiyorum ama ben bunu istemiyorum, kendime özel bir yurt bulup orada yaşayacağım. Benim için gelmen büyük incelik ama buna ihtiyacım yok"dedi.

Jimin ise yürüyüşünü durdurmadan onu takip etmişti, Taehyung hala bildiği Taehyung'du. İnatçı, gururlu ve güçlü. Ama yine de onun rahatlaması için bir şeyler demesi gerektiğinin farkındaydı "Pekala, elbette buraya alıştıktan sonra bir özel yurt bulup orada yaşamayı seçebilirsin. Bana ihtiyacın olmadığını da biliyorum ama yine de ikimiz de sizinkilere bir söz vermişsek bu sözde durmalıyız değil mi?"dedi. Taehyung ise o an bir kahkaha patlatmak istemişti, Park Jimin ve onun verdiği sözler ve tutmadığı sözler...

FingersOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz