Yorgun

113 9 39
                                    

Taehyung yağmurun altında oturmaya devam ederken ağlamaya başladı, hüngür hüngür ağlamıyordu sessizce ve sakince hatta ifadesizce. Yalnızca gözyaşları dökülüyordu ve yağmur suyuna karışıyordu, kalbinin bu kadar acı çekmesi ailesinden tanıdığı bir duyguydu belki hatta okulda yaşadığı arkadaşlıklardan da aşinaydı bu hisse fakat bu yine de hepsinden farklıydı. Kendini ne zaman bu kadar kaptırdığını, Jimin'in kendisinin kalbini bu denli fethettiğini farkedememişti.

Jimin kafası karışık biri olmasına rağmen aptal biri değildi, aralarında herhangi bir şekilde ilişki oluşmasını engelliyor ve ihtimal bile bırakmıyordu. Net bir şekilde ifade etmese dahi bu düşünceye tahammül dahi edemiyordu "Ben bunu konuşmak istemiyorum Taehyung" demişti, Taehyung ayrıntılı düşünmeye çalışıyordu. Bunu söylemesinin nedeni toplumun baskısı, ailesinin korkusu olabilirdi evet fakat onun yaklaşımı ve yüzünü buruşturuşu bu fikrin katlanılmaz olmasından kaynaklanıyor da olabilirdi.

Taehyung ile asla konuşmaya çalışmıyor, Taehyung'a da bu konuda söz hakkı tanımıyordu, belki konuşsalar kimsenin bir şey bilmesine gerek olmadığını ve bu şekilde ilerleyebileceklerini söyleyebilirdi Taehyung. Eğer Jimin ona gelse, muhakkak bir yolunu bulacağını söylerdi ama tüm bunlar Taehyung'a ancak hayallerinde gerçekleşebilecek şeyler gibi geliyordu. Uyuduğunda üstünü örten ve onu önemseyen bir dostu vardı ama Jimin'in kendisini sadece bir dost olarak gördüğünden ve fazlasını düşünmekten tiksindiğini düşünüyordu Taehyung.

Kalbi kırıktı fakat bir yandan da kendine kızıyordu, kalbini kıran Jimin'den çok kendisi değil miydi sanki? Ne zaman Jimin'in de kendisine karşılık vermesini bekleyecek kadar cüretkar olmuştu ki? Taehyung her zaman Jimin'in kendi içine yansıdığını düşünmüştü, bir şey söylemesine gerek kalmadan gözleriyle anlaşırdı çünkü onlar.

Anlaşamadıkları konular bu denli hassas olunca sonuçları da büyük oluyordu, Taehyung asla karşısına geçip "Ben seni seviyorum, e o zaman sen de beni sevmek zorundasın" diyemezdi bu son derece zehirli bir bakış açısıydı, sevdiği kişi onu sevmek zorunda değildi ama nasıl devam edeceklerdi böyle? Taehyung açık olmaya çalışıyordu tamamen dile dökmese de bir şeyleri en azından bir adım atmaya çabalamıştı ama Jimin, sonrasında gelecek cümleleri hissetmiş ve konuyu kestirip atarak kalkıp gitmişti.

Jimin'in sürekli kendisine neden daha büyük biriymiş gibi davrandığını sorguluyordu, niçin kendi yolunu bulduğunu zannediyordu ki? Belki Taehyung da Jimin'e fazla yükleniyordu, konuşmasa bile onu anlayabileceğini, bir ayna gibi ona baktığında yansımasını görmeyi bekliyordu fakat işler bundan daha karmaşıktı. Jimin'in kendiyle baş etmeye çalıştığını görse bile Taehyung da bunları yaşamamış mıydı? O da kendiyle başa çıkmaya çabalamamış mıydı? Hala çabalıyordu yine de Jimin'i asla kırmamış ve bunu olumsuz bir biçimde yansıtmamıştı. Bunun tek nedeni olabilirdi, Taehyung Jimin'e bir şeyler hissettiği için kendisiyle başa çıkarken onu kıracak bir hamlede bulunmamıştı.

Jimin ise kendisiyle başa çıkmaya çalışırken ve kendini tanımaya çalışırken Taehyung tarafından kafasının karıştırılmasını istemiyordu çünkü ona karşı bir şeyler hissetmiyordu. Taehyung kafasında dönüp duran bilmeceyi çözmüş gibi hissedince ağlaması daha fazla şiddetlenmişti. Her şeyi su üstünden konuşuyorlardı, net bir şeyler açıklayamıyorlardı ama bu saatten sonra Taehyung hislerini kendine saklamak zorunda olduğundan emindi. Planladığı şeyleri de daha minimale indirmeliydi, Jimin'in kafasını bulandırmamalıydı. Jimin kendisine ne kadar koyu konuşursa konuşsun o pastel kalmalıydı çünkü Jimin'e aşık olan o'ydu.

Jimin, içinde kopan tufanla evine gittiğinde babası yoktu, annesi ise endişe ile hemen yanında bitmişti. Dün gece nerede olduğunu sormuş, babasıyla yaşadığı olaydan sonra iyi olup olmadığını sorgulamıştı, Jimin ise öfke anlamında hiçbir şey kaybetmemişti hala daha sinirini uç noktalarda hissediyordu. Annesini basit cevaplarla geçiştirip odasına çıkıp kapıyı da kilitlemişti, yağmur dışarıda hala devam ediyordu ve Jimin kendini son derece huzursuz hissediyordu.

FingersDove le storie prendono vita. Scoprilo ora