(3) ☘DUA☘

1.4K 695 513
                                    

بِسْــــــــــــــــــــــمِاﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

" Bana dua edin size icabet edeyim "

( Mü'min Süresi / 60. Ayet)

Alarmın çalmasıyla kalkıp banyoya doğru ilerlemeye başladım. Havalar iyice soğumaya başlamıştı. Buz gibi bir suyla abdestimi aldıktan sonra kendime geldim. Seccademi serip namazımı eda ettim. Bana doğru yolu gösterdiği için Rabbim'e binlerce kez şükrettim tekrardan. Beni o karanlık dünyadan kurtardığı için, dibe batarken , kimsenin beni bulamayacağını düşündüğüm o esnada Rabbim'in uzattığı o yardım eline sıkı sıkı tutunup günyüzüne çıktığım için. Bir kez daha şükrettim, bir kez daha ve bir kez daha...

Bu sefer ki duası her zamankinden daha uzun sürdü genç adamın. Aslında o hep dua ederdi, ama namazlarından sonra daha çok dua ederdi ve daha çok dikkat ederdi dualarına. Bilirdi dua Mü'minin ilacıdır. İnsan duası olmadan yaşayamazdı. Onu hayatta tutan bir duası olmalıydı. Bir davası ve duasına kattığı bir sevdiği olmalıydı. Yoksa yaşamak neye yarar ki? Genç adam gözyaşlarıyla birlikte duasını bitirip amin dedikten sonra, seccadesini katlayıp, yeşil renkteki Kur'anı Kerim'ini aldı. Ağlamak onu hep rahatlatırdı. Ne zaman ağlasa kendisini daha huzurlu hissederdi. Ağladıkça rahatlar , rahatladıkça daha sağlıklı düşünürdü. Bundan 3 yıl önceki hayatını düşündüğü zaman , şimdi ki haline daha çok ağlayıp daha çok şükrederdi. Ama neyseki yaptığı hataların farkına varıp, pişman oldu. Ve tövbe etti. Evet tövbe. Bu onun için çok zor olmuştu, ama başardı. Yaptığı bütün hataları için teker teker tövbe etti. En çokta bu ayete sığınırdı. Hatta bu onun en çok sevdiği ayet idi.

" قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ"

( Zümer Suresi )
﴾53﴿

De ki (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."

Haddi aşmak"tan maksat, günahlara dalarak Allah'ın hükümlerini çiğnemektir. "Kendi aleyhlerine olarak" diye çevirdiğimiz alâ enfüsihim deyimiyle, günah işleyen kişinin, her şeyden önce kendi ruhunu ve hayatını kirletmiş, kendisine zarar vermiş olacağına dikkat çekilmektedir. Bu âyet, Allah'ın rahmet ve affının asla ümitsizliğe izin vermeyecek derecede geniş olduğunu en açık bir şekilde ortaya koyan ilâhî müjde olarak değerlendirilir. Allah'ın iradesini sınırlayacak hiçbir güç bulunmadığı için O'nun bağışlama yetkisine belli şartlarla sahip olduğu gibi bir görüş de ileri sürülemez.

Ve hiç bir zaman Allah'ın rahmetinden ümit kesmedi. Çünkü öyle buyurmuştu Hak Téâla. Genç adamda bu ayete iyice sarılıp daha çok dua etti. Dua ettikçe ümidi daha çok yeşerdi. Tıpkı toprağa ektiği Bir tohum gibi. Günden güne filiz veriyordu umudu. O umuda tohum ekmişti, Rabbim o tohumu nasıl yeşillendirmesin ki ? Artık zaman onun için daha kıymetliydi, günler anlam katmıştı hayatına. Hele ki , randevularını namaz vakitlerine göre ayarladığı zaman içinde tarifi olmayan bir mutluluk baş kaldırıyordu. Ve bazen toplantı saatlerine baktığı zaman gülümsemeden edemedi genç adam. Eski hayatında bu vakitlerin hiç bir değeri yoktu. Ama artık vardı. Çünkü o eski hayattı. Bu yeni hayatı. Yeni hayatına bir çok şey katmıştı bu vakitler , hatta o kadar çok şey katmıştı ki , genç adam bile farkında değildi. Her secdeye vardığı andaki ettiği duasının kabul olduğunu bilmedigi gibi. Belki de hiç farkında olmadan hayatının en büyük duası kabul olmuştur. Sadece farkına varmak için yeterli sebeplere ihtiyaç vardı. Bu da Rabbim'in verdiği en güzel mutluluktu. Ne buyurmuştu Rabbim'iz Secde Süresi 17. Ayette;

HASBELKADER  (İSLAM-İ KİTAP) Where stories live. Discover now