P~33 (Part2)

243 22 33
                                    


Bölüm şarkısı: Rauf & Faik - Это ли счастье?

Antonio Vivaldi - Winter



~~••~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~••~~


Eminim her birimiz ertelemenin ne kadar kötü sonuçlar getirdiğinden haberdarız. Konuşmamız gerekiyordu bizim de ertelemeden önce. Çoğu zaman da uzandığımız yerden hayatın berbat sonuçlarını izleriz ve içimizden bir şey yapmak gelmez. Peki sonuçların getirdiği pişmanlık? Onları görmezden gelerek yaşamanın imkansız olduğuna göre günah keçisi ararız her şeyin sorumluluğunu yüklemek adına. Peki ya her şey için geç kaldıysak? Her şey için...

Konuşmamız gerek...

"Alis konuşmamız gerek."

Ben daha eve varmadan telefonumu durmadan çalmasına sebep olan Cevat'ın ısrarlarına dayamayıp açmıştım. Apartmanın kapısını açarak merdivenlerden çıkarken Cevat'ın telefondan aceleden birbirine giren kelimelerini dinliyordum.

"Öylece çekip gidemezsin konuşmama müsaade etmeden anlıyor musun?"

"Daha neyi dinleyecektim Cevat? Her şey bu kadar açık ve netken daha neyi dinlememi bekliyorsun?"

Sesim apartmanda yankı yaparken elimden geldiğince daha yüksek sesle bağırmaya çalışıyordum içimdeki öfkeyi susturmak adına.

"Sana gitmeni gerektiren hiçbir şey söylemedim-"

"İşte ben de bu durumdan bıktım usandım. Anlamadığın nokta da burası; Çıkıp karşıma 'seni istemiyorum' desen her şey daha kolay olacak. Ama sen katillerin arkalarında bıraktığı gibi ipuçlarını takip etmemi istiyorsun. Korkağın tekisin sen!"

Çantamı hırpalayarak içinden çıkardığım anahtarla kapıyı açtım. "Asıl korkak olan sensin. Her şeyi son noktada itiraf ettiğin için. En başından söyleseydin-" eve girdiğimde Cevat'ın son söyledikleri üzerine kulaklarım uğuldamaya başladı. Bütün gücümle kapıyı peşimden ittirdiğimde binayı sarsacak türden gürültüyle kapanmasına sebep olmuştum. Şöyle ki tavandan kopan birkaç parça beyaz şey toz şeklinde ufalanarak kafama yağdı.

"Evet söyleyecektim ama sen ve Sevgi karşıma sarmaş dolaş çıkınca yutmak zorunda kaldım. Bu saatten sonra seninle konuşacak hiçbir şeyimiz yok vaka dışında. Arama artık!" Son kez telefona bağırdıktan sonra sinirle yere fırlattım gözüm dönmüş şekilde. Telefon yerde sekerek birinin ayağının ucunda durunca korkarak kafamı yukarı kaldırdım. Ve ölümün karşıma bir insan şeklinde çıktığını gördüm.

"Anne? Annecim?"

Annem yüzündeki eşsiz ifadeyle bana bakarken onun yanında duran Süheyla abla hırkasını elinde olsa önüne kilit takacak şekilde birleştirmişti. Onların arkasında duran ev arkadaşlarımsa cenazemi izliyorlardı. Daha ben ölmeden...

Pırlanta ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin