89- Yıkımın Eşiği

2.3K 141 66
                                    

Tek değildim. Elim karnımda kaldı. Tek değildim.

Yerde duran silahı Bedir aldığı gibi belinin arkasına soktu. Kalabalık etrafımı sararken gözlerim kırık cama kaydı. Beni bu cam gibi parçalamak istiyorlardı.

Bana kendimi parçalatmak istiyorlardı.

Kollarımı birbirine bastırıp meraklı bakışların arasından sıyrıldım ve salona geçtim. Tekli koltuğa oturduğumda peşimden içeri girenlere baktım. Baktığım tek yer ayakları olmuştu. Yüzlerine bakamıyordum. Korktuğum şey onların bana nasıl baktığı değildi. Korktuğum şey o bakışlarda kendimi görecek olmamdı.

Gecemin sahibi dizlerimin önüne çökerken ablam başucuma dikildi. Kimse konuşmuyordu. Beni korkutmak istemediklerini biliyordum ama... Korkuyordum. Karnımın üzerindeki ellerime gecemin sahibinin elleri değdi. Korkum ruhumun derinliklerine kadar kaçtı.

Bir şeyler söylemem gerekiyordu. Kimseye belli etmeden yutkunmaya çalışıp boğazımdaki düğümü atlatmaya çalıştım. ''O gün silah kullanmanın nasıl bir şey olduğunu merak etmiştim ama kullanamamıştım. Ben de bu gece kullandım.'' Bakışlarımı Bedir'in gözlerine çevirdiğimde hemen çekmek zorunda kaldım. Hiçbirini bu dediğime inandıramazken bu adamı inandırabileceğimi düşünmek delilik olurdu. ''Geçen Yıldız bizi götürmüştü. Poli miydi neydi, oraya işte. Zevkli olduğunu düşündüm.'' İnanmayacakları yalanıma hâlâ devam ediyordum.

''Poligon,'' diyerek düzeltti Yıldız. ''Şu durum benim başıma patlayacak, anlaşıldı,'' diye fısıldadı Sadir'e doğru.

''Hayır, seninle ilgili değil. Ben merak ettim. Torpidoda silah buldum. Aldım.'' Yanaklarıma kan oturdu. Gözlerimi kara incili gözlere değdirmemeye çalıştım.

''Sadece ilaçları değil, silahları da çocukların uzanamayacağı yerlere koymak gerekli,'' diye mırıldandı Rıza. Ses tonu şüpheliydi. Hemen yanında duran Aydız ise bana dik dik bakmakla yetindi.

İçeri Yağız girdi. Bakışları önümde oturan Bedir'in sırtındaydı. ''Kurşun benim arabanın arka camına isabet etmiş. Mermi kovanını karşı binanın çatlak duvarının önünde buldum. Duvara çatlaklığı kurşun vermedi, rutubetten olan bir şey. Ayrıca dışarı sadece birkaç kişi çıktı. Onlar da sesin nereden geldiğini tam olarak anlamadı. Pek de kurcalamadılar.'' Yağız'ın verdiği rapor avuç içlerimin terden sırılsıklam olmasına yol açtı.

''Ya oradan biri geçiyor olsaydı? Birkaç gündür buradayız ve ben her gece bu saatlerde karşı binanın önünde kızlı erkekli gençler görüyorum. Ya kazara onlar bu gece de orada olsaydı? O zaman ne olacaktı Şehnaz? Kaza kurşunundan bahsediyoruz burada. Yok sen merak edip de silah denemesi yapmışsın da gibi gibi... Bence ne olduğunu söyle de yalanlarla vakit kaybetmeyip sana yardımcı olabilelim.'' Hülya'nın sesi öyle soğuk çıkmıştı ki gözlerimi kucağımdan kaldırmadım. Hülya yüzünden üzerimde olan şu anki duygularıma bir de vicdan azabı eklendi. Kimse dile getirmemişti lakin öyle büyük bir sorumsuzluk yapmıştım ki...

''Neden arabaya gidesin geldi gece gece? Silahı rastgele bulduğunu ima ettin az önce. O hâlde arabaya silah için gitmedin.'' Bir şüpheli ses de Osman'dan geldi. Karşılarında eziliyordum. Bakışlarımı Fırat ve Murat'a çevirdim. Bana şüpheyle, sorgular bir tavırla bakmıyorlardı. Beni anlıyorlardı. Ama en çok anlayan, kendisiyle bu aralar hiçbir şey paylaşmadığım Bedir'di. Bakışlarımı ona çevirdim.

Gülümsedi. Bana gülümsedi. Yaptığım şeye rağmen bana o kadar güzel baktı ki kollarımı boynuna sardım.

''Ayol aşk kokusu başladı. Aman Rızoş sakın ola bok kokusuna çevirme sevgilim. Olur mu?'' dedi ortaya Berat atlayarak. ''Hem ne diye gidecek gece gece arabaya. İç çamaşırını Bedir, arabanın torpidosuna saklamıştır. Şehnaz da Bedir'in boxerini alırken silahı da alıvermiş işte.''

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin