Bölüm 7

27.2K 1.5K 19
                                    

      Her zamanki masasına oturdu. Henüz kimse gelmemişti. Bunu fırsat bildi. Sakince bir kadeh içmek istedi. Birazdan herkes gelecek ve her kafadan bir ses çıkacaktı. En sevmediği şey ses kirliliğiydi. Fakat bu keyfi fazla sürmedi, Albayın geldiğini görünce keşke biraz daha erken gelseydim diye kendi kendine söylendi. Yekta Albayı çok seviyordu. Fakat çok fazla akıl veriyordu. Aslında biliyordu o da bir söylediğinin diğer kulağından çıktığını. Ama asla vazgeçmiyordu. Onu gördüğü gibi ayağı kalkıp hazır ol pozisyonuna geçti.

"Rahat Anka" Karşısındaki sandalyeye oturdu. Büyük bir masa hazırlanmıştı onlar için. Meze çeşitleri ağız sulandırıyordu. Anka'nın kadehi çoktan önüne getirilmişti bile. Albayı ona buyur demeden kadehe elini sürmedi. Yekta'da bunu biliyordu. Kollarını masanın üzerinde birleştirdi. Ufak bir tebessümle

"Kadehi başına dikmemek için kuduruyorsun değil mi?" Cevap vermek yerine gözlerini kadehe dikti.

"Tamam, tamam hadi" Önündeki su bardağını, onun kadehine tokuşturarak. Derin bir nefes bıraktı ve kafasına dikti kadehi.

" Yavaş ol Anka. Gece hızlı bitecek yoksa."

"Emredersiniz komutanım."

"Tabi canım her emrettiğimi yapıyormuşsun gibi konuşma. Fakat işler artık değişecek. Herkes gelmeden seninle bazı konuları açıklığa kavuşturmak için erken geldim."

"Buyurun komutanım."

"Komutanın olarak konuşmayacağım seninle. Bak Anka. Seni ne kadar severim bilirsin."

"Sağ olun komutanım."

"Bak bu yeni gelen Alp Binbaşı öğrendiğime göre çok sert bir karaktermiş." Kurallar onun için çok önemliymiş. Kağıt işlerini asla es geçmezmiş. Yani senin tam aksine bir karakter! Anka'nın duydukları çok hoşuna gitmedi. Anlaşılan o ki yeni gelen komutanıyla işi zor olacaktı. Verecek olduğu bir cevap olmadığı için sessizliği tercih etti. Masanın üzerinden elini tutunca gözlerine baktı.

"Anka, yaşadıklarının ne kadar zor olduğunu biliyorum. Neden bu kadar öfkeli olduğunu ya da neden başka bir görev yeri istemediğini? Ama kızım artık unutman gerekiyor. Bu durum yıllardır seni yedi bitirdi. Etrafında benden başka kimse yok." Yine öfkeyle kaşları çatılmıştı. Komutanı olan Yekta abisi, onun tüm geçmişini bilen tek kişiydi. Başından geçen her olayın ayrıntısını anlattığı tek kişi! O yüzden onun yeri apayrıydı onun için.

"Yekta abi. Ben istemiyor muyum sanıyorsun unutmayı. Geceleri rahat uyuyabilmeyi! Gülebilmeyi ya da ağlayabilmeyi! İnan ki çok denedim. Ama" elini kalbinin üzerine koyup,

" İzin vermiyor burası."

"Eğer o kalbe birinin girmesine izin verirsen her şeyi değiştirebilirsin" Öfkeyle

"Asla" Arka arkaya bir kaç kere.

"Yapma Anka bunu kendine yapma artık." Gözlerini kısarak masanın üzerinde ona doğru eğildi.

"O kalbime girmesine izin verecek olduğum kişiye ne söylememi istersin? Dağda bana yaptıklarından bahsedeyim mi mesela. Ya da oradan kaçmak için hiçe saydığım canları da anlatabilirim. Sırf intikamımı alabilmek için asker olmak için bir taraflarımı yırttığımdan da bahsedebilirim. Hangisini anlatayım Yekta abi sen söyle, hangisinden bahsedeyim." Pes eden Yekta arkasına yaslandı ve ellerini göğsünde birleştirdi. Başını hafifçe yana eğdi gözlerini ona dikerek.

"Senin hayatına alacak olduğun kişi seni tüm doğrularınla ve yanlışlarınla kabul edecek olan kişi olacak. Senin problem ettiğin şeyleri umursamayacak kadar sevecek olan biri. Sen sanıyor musun ki herkes dört dörtlük. Şunu unutma herkesin hataları herkesin günahları var. Ama hayat iki kişi olunca daha çekilesi oluyor. Sen sadece bunu kabul etmek istemiyorsun o kadar."

"Ben böyle gayet iyiyim" Yeni doldurulan kadehi başına dikerken. Kapıdan sesli bir gurup içeri girince ikisi de o tarafa baktı. İşte sessizlik bitmiş, curcuna başlamıştı dedi kendi kendine Anka. Ama bir yandan da iyi olmuştu, sıkıldığı bu konunun kapanma zamanı çoktan gelmişti. 

@sahikakocaarslanliyorum yapmayı unutmayalım ama değil mi? Hadi Anka'nın diğer hikayesine de bir göz at.

ANKA (Satışta)Where stories live. Discover now