060421| Gümüş Kanatlar Serisi II - Kaçak | Bölüm XXXVV [Güncellendi]

362 31 6
                                    

Ariel



Ethan, Tanrı vergisi yeteneklerini kullanarak etrafımızda büyüden bir kalkan oluştururken bunun beni hiçbir şekilde rahatsız etmediğini farkettim. Büyü beni genelde rahatsız eder, tenimde kaşıntıyı andıran bir his oluştururdu. Çadırın bir köşesine sinmiş, sinirden delirme yöntemlerini incelerken bunun nasıl olduğunu düşünmemeye çalıştım. Her geçen an bedenimde yeni bir şey uyanıyor ve bu uyanış bana kendimden şüphe etmem için yeni bir sebep veriyordu. "Çekirdeği oluşturan iki temel güç vardır" demişti Uriel bir ara, üstünden dakikalar ya da saatler geçmiş olabilirdi, bilmiyordum. Bildiğim tek şey çekirdeği oluşturan o iki güçten, karanlık olanının benim içime yerleştiğiydi ve o karanlık beni yavaşça yiyip bitiriyordu. Nefes aldım ve Ethan'ın etrafa yaydığı karanlığı izledim. Onun karanlığıyla daha önce savaşmak zorunda kalmıştım, bana verdiği o bitmek bilmeyen eğitimlerde üstüme karanlığıyla çullanmış ve ben nefessiz kalana kadar onu üstüme bastırmıştı. O şeyin canlı olduğunu biliyordum, canlıydı; iradesi vardı ve acıdan hoşlanıyordu bunu biliyordum.

Kral'ın çadırındaki gösterişli yastıklardan birini alıp yere kıvrılırken "Annemin Noah'a aşık olduğunu söyleyecekti" diye mırıldandım Jackson'ı kastederek. Yastığın üzerine rastgele yerleştirdiğim koluma bakıp iç çektim. Ethan'ın tuttuğu yer morun en çirkin tonlarından birine bürünmüştü bile. Küçücük bir bere için iyileştirici enerjiyi oraya yönlendiremezdim, bu büyük bir ziyan olurdu ki gücü ziyan etmek şu an yapabileceğimiz son şeydi. Bir planım vardı, kimseye bahsetmediğim zihnimin en gerisinde Michael'dan ve Ethan'dan gizlediğim bir acil durum planı. Bilselerdi beni bir odaya kilitler ve her şey bitene kadar orada kalmam için ellerinden geleni yaparlardı ki – bu konuda Ethan'dan ciddi anlamda çekiniyordum. Onu bağlayan kurallar yoktu.

Nefes verip, düşüncelerimi daha güvenli kıyılara çekmeye çalıştım. Bu imkânsız gibi gözükse de yapılması şart olan şeylerden biriydi. Sorunlar, yeni sorunları çağırırdı. Kötü enerjiyi etrafa salıp iblisleri ve iblislerin küçük kölelerini etrafa çekmek istemiyordum. Onlar her zaman çevremizdeydi – biri benim içimdeydi - Sıkkın anlarımızda cildimizde kaşıntı yaratır, midemizde gereksiz ağrıların baş göstermesine neden olurlardı. Bizim bitkin düşmemizden, bize emanet edilen bedeni tahriş etmemizden hoşlanırlardı. Ne tahriş, ne de günahlar yüzünden tahrik olmak istiyordum.

Kendimi ve zihnimi daha güvenli alanlara çekerken, çevremdeki herkesi kontrol ettiğim bir liste oluşturmaya çalışırken aniden unuttuğum bir şey olduğu hissiyle rahatsız oldum. Bir şey unutmuştum ama neyi? Zihnimin gerisinden gelen sese kulak verirken kaşlarımı çattım. Kendini öne itmeye çalışan bir düşünce parçası beni zorluyor, zaten karışık olan kafamın daha da karışmasına neden oluyordu. Hatırlamam gereken bir şey vardı, ailemle ilgili bir şey. Daphne iyiydi, yeğenlerim ve Victor yukarıda büyükanne Mael ile birlikteydi. Ailemde başka kimse... Ulu Tanrı! "Abilerim" diye fısıldadım çadırın içindeki boğucu havaya doğru. Kelimem havada dönerek kulaklarıma çarptı. Sesim her zamankinden daha kırgın, bir parça telaşlı çıkmıştı.

Ethan işini bitirene kadar bana yanıt vermedi. Elinden dökülen ışık – bunu hayatım boyunca olağanüstü bulacağımdan adım gibi emindim. Karanlığa dönüşen ışık, daha büyüleyici bir şey gördünüz mü? Görmediğinizden eminim - parçalarını çadırın köşelerine yayıyor. Ağzından eski çok eski bir dilden olduğunu düşündüğüm kelimeler dökülüyordu. Bu işin içinde iblisin olmadığından neredeyse emindim. Bu bir peri ya da muhafız kalkanı olmalıydı. "Enerjilerini hissedebiliyorum" dedi bana dönerek. Saçları biraz daha uzamış, sakalları iyice belirginleşmişti. Olduğundan çok daha yaşlı gözüktüğünü düşündüm. Yüzünde beni gülümseten ve belli belirsiz rahatsız eden o gizemli ifade yoktu. Karşımda çok şey yaşamış, çok kötülük görmüş hatta karanlığın kendisini görmüş bir adam vardı. Onu tanımasam, yorgun olduğuna inanabilirdim fakat onu tanıyordum. Bu karanlık kabuğun içinde yaşatmayı başardığı ışığı görebilmiştim. O yorulmazdı, yorulmayacak kadar güçlüydü.

Kaçak - Gümüş Kanatlar Serisi IIWhere stories live. Discover now