Quinquaginta unum

76 11 3
                                    

Bizim buranın yolları sessizleşmiş sanki hüzünlü bakan gözlerini arıyor. Sıcaklık istiyor ağustos ayında bile. Üşürmüş kimse bilmez. Sahte baharlar geçerken sona yaklaşmış, kışı yakalamaya kalkışmış küçük elleriyle. Kış çok büyükmüş Miona, tutmaya yetmezmiş elleri. Sabahları erken uyanır, geceleri geç yatar. Uyku düzeni bir garip hâlâ anlamış değilim. Birçok şeyin tersine iyi bir insanmış da aslında cebinde ufak bir kumbarası cüzdan yerine bunu taşır. Kim bilir belki kafesler daha güvende hissettiriyordur. Tende bıraktığı o koku bir başkaymış, ötekileşirmiş diğer tüm kokular. Dışlanmış ve yosun tutmuş hissederlermiş. Genetiği bozuk çadırlar içinde ay'ı beslermiş bizim deli. Ağaçlara masal okur, kuşlara ninni söylermiş. O bambaşka bir şeymiş Miona, bambaşka bir şeymiş. Her gece penceresine iyi geceler dilermiş sanki dilemeden iyi geçmeyecekmiş gibi gecesi. Çok güzelmiş bizim deli çok şeye inanır hiçbir şeye inanmazmış. Yani bazen koyun bazense tilkiymiş. Hayvanlar canı gibiymiş, şarkılarsa ruhu. Kısacası sen çok güzelmişsin Miona. O deli de senmişsin hiç olmamışçasına. Bu satırlar senin adına. Seni seviyorum Miona'm.

Güzel geceleriniz olsun :)

|03.17|

MionaWhere stories live. Discover now