#39 JULİET NEREDE?

14 7 1
                                    

Hen öldüğünden beridir Juliet, hiç Archie'yi ziyarete gelmemişti. Oysa Juliet sadece hiçbir sonun gerçekten son olmadığını bilmek istiyordu ve kısa bir süre Hen'le birlikte olsa da Hen'i hiçbir zaman unutamamıştı. Archie'yse sadece kırgındı. Hen'in adına kırgındı.

İrina'ysa Juliet'e gerçekten neler olduğunu bilen tek kişiydi. Tabii bu bilgiyi Archie'ye söyleme istediği aslında Juliet'in iyiliği için değil, planlarını gerçekleştirebilmek için bulunmaz bir zaman fırsatı olduğundan kaynaklanıyordu. İrina babasının yanından ayrıldıktan sonra Archie'yi takip ederek Radl'la buluştuğu yere kadar izledi. İrina Archie'ye doğru giderken Radl, İrina'yı görünce sanki tanıdık bir yüz gördüğünü sanarak gözlerini kısıp baktı. Archie de bu bakıştan etkilenerek İrina'ya doğru döndü. Başlığını açıp altın saçlarını savurarak parlak yüzünü gösterdi.

Ellerini beline koyarak kafa selamıyla Archie'yi selamladı ve Radl'a da gülümseyerek Archie'ye geri döndü.

"Vay. Vay. Vay... kuzen... krallık yakışıyor sana..." Archie onu görmesine, daha doğrusu onun Archie'yi bulmasına çok şaşırmıştı.
"Sen... amcamın kızı sen misin?.. Daha demin babana seni soruyordum.
"Neden? Yoksa babanın babamı hapsettiği gibi beni de mi hapsedeceksin?.." afalladı Archie.
"Adın ne senin?.." Archie o kadını daha önce hiç görmediğinden önce bir durup gerçekten amcasının kızı olup olmadığını bilmek istedi.
"Gerek yok Archie ben bu kadını tanıyorum." Dedi Radl ve kılıcını çıkartıp Archie'nin önüne geçmeye çalıştı.

İrina Radl'ın kılıcını elini uzatarak onu eritti ve Radl damlaya damlaya akan kılıcını sıcaktan yere fırlattı. Büyücü olduklarını anladıklarında bir sürü asker Archie'ye ve İrina'ya doğru koşmaya çalıştı. Eliyle havada bir çember çizdikten sonra İrina, sadece kendisini, Radl'ı ve Archie'yi kapsayan büyülü bir küre oluşturarak dış etmenleri içeriden uzaklaştırdı.

"Archie. Sen bana kısaca İrina Abla diyebilirsin..."
"Sen!.. Hen ölmeden önce senin adını zikretmişti." dedi Archie ve sonrada Radl konuştu.
" Dahası var Archie. Bu kadın Hen'in sınıf arkadaşıydı. Son tapınak ölümsüzü bu..." derken etraflarını saran şeffaf büyülü küreye askerler vurmaya çalışıyordu ama nafileydi.
"Şu askerleri ve kendinizi sakinleştirin... ve bizde biraz konuşalım."

Archie ve Radl birbirlerine baktıktan sonra küreye vuran askerleri el işaretiyle durdurup İrina'ya döndüler. İrina büyüyü bozdu ve askerlere eliyle "git" işareti yaptı. İrina ve diğer ikisi yürürken askerler yollarından çekiliyor herkes pür dikkat İrina'ya bakıyordu.

"Senin amcamın kızı olduğunu nereden bileceğim?"
"İstersen ne sen beni uğraştır ne ben seni uğraştırayım. Gel babamın evine gidelim..." dedi İrina ve Radl da askerlere bakarak el işaretleriyle etrafı çevrelemelerini söyledi.

Üçü birlikte İrina'nın babasının evine vardıklarında içeride baygın olarak yatan askerleri ve hizmetçiyi gördüklerinde Radl İrina'ya "Onları öldürdün mü?!." diye seslendiğinde İrina'nın tek yaptığı şey kafa sallayıp "Hayır..." diye fısıldaması olmuştu.

Elindeki resim defterine bakan yaşlı ve yatalak adamın başında durduklarında adam İrina'ya büyüyen gözleriyle bakıp defteri bıraktı.

"Kızım!.. Hoş geldin. Aç mısın? Üşüdün mü?.. Ne hâl bu böyle, annen sana daha güzel kıyafetler hazırlasın."
"Baba benim adım ne?.."
"Ah güzel İrina'm adını mı unuttun?.. Eğer benim gibi her gün şu çaylardan içersen zihnin daha güçlü olur." önce çayları sonra da kafasını işaret etti.
"Gördün mü Archie. Artık konuşabilir miyiz?.."
"A, Archie. Bak işte bu o, kızım. Soruyordun. Kızım da seni özlemiştir."

Odada bir koltuğa oturarak Archie'ye ve Radl'a bakış atarak onların da oturmasını sağladı. İrina saçlarını parmaklarıyla tarayarak başını eğip adeta kendini bir ayçiçeği gibi gösteriyordu.

İrina yıllar boyunca bir kıskançlıkla büyümüş olmalı ki Archie'yi buradan uzaklaştırıp krallığı ele geçirmek istiyor olmalıydı. Ve yalan değil, gerçek sorunlarla onun başını meşgul tutacaktı. Sessizliği bozup konuşmaya başladı İrina.

"Archie. Önce iyi olandan mı başlayayım yoksa kötü olandan mı?.."
"Ne?"
"İyi olandan başlayayım. Kuzen... Kraliçe oluyorum. Ülkeyi bana devrediyorsun."
"Ne?.. Ne saçmalıyorsun. Evet, sağ ol, zaten bir vâris arıyordum. Ve zaten de o yüzden seni arıyordum. Ama bu gerçek, senin bir tapınakçı olduğunu öğrenmeden önceydi."
"Dur biraz ben tapınakçı filan değilim. Jack'in 6 değil, 5 tapınağı vardı."
"..." Archie biraz bekledikten sonra dudaklarını yalayıp konuştu "Hen, ölmeden önce... neden senin adını söyledi?.."
"Bilmem."
"Hayır. Biliyorsun."
"Belki." durup dudak büzdü "Belki Jack'i durdurmasına yardım etmişimdir."
"Seni orada görmedik bile!"
"Çünkü ben kahrolası bir büyücüyüm!"
"Sen! Seni hayatım boyunca hiç görmedim bile! Bir anda ortaya çıkıp bunu söylemen, bir de üstüne krallığı istemen... Belli ki Jack'le bir bağlantın da olmalı, sana nasıl güveneceğimi bile bilmiyorum."
"Sus ve beni dinle..."

İrina Archie'yi susturduktan sonra babasının yanına kalkıp onun kucağında ki resim defterini alıp kısık gözlerle sayfaları çevirdi. Bir sayfada durup dudak büzdü ve kafa salladı. Sayfayı tutarak defteri döndürdü ve mükemmel çizdiği resmi Archie'ye tuttu.

"Bu kadının başı dertte Archie. Onu tanıyor musun?.."
"Bu Juliet... nereden tanıyorsun onu?.."
"Ne fark eder. Sen gideceksin. Bende... babama verdiğin gibi bana da naiplik vermeni bekleyeceğim."
"Gerçek bir kraliçe olmanı isteyeceğini sanıyordum. Naip kraliçe olacağını... beklemezdim."
"Her neyse. Argen Dağları'nda bir maden. Bir madende tutulduğundan babasının bile haberi yok... Ve canı yanıyor olmalı. Ve Hen... Juliet'in iyi olduğunu bilmek isterdi değil mi?"
"Tam olarak nerede?"

Archie'ye nerede olduğunu gösterir bir harita parçası verdi ve kafasıyla kapıyı gösterdi. Haritayı alıp katlayıp cebine koyan Archie, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve Radl'a dokunup ayağa kalktı. İkisi de evi terk ederken hararetli ve garip hâller içindeydiler.

İrina kapıya çıkıp onlara bakarken Radl'ın ve Archie'nin atlarına binip askerlerine bir şeyler dediklerini ve sonra da birkaç askerle yola koyulduklarını gördü.

Kafasını sallayıp gülümsedi ve "Artık benim zamanım..." dedi. Ve kralın sarayına doğru yürümeye başladı...

SON KRALLIK: Korkak ve Cesur (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin