Home

20.8K 1.3K 3.7K
                                    

(little smut has scene)

(Smut sayılmaz ama olsn)

"Kapıyı, aç."

Seungmin yastığı alıp bana attığında sinirle ayağa kalkmıştım. Jeongin ise kafasını telefonundan ayırıp bize bakmıştı.

"Kapı çalıyor, git aç."

Seungmin yine söylediğinde Jeongin göz devirmişti. Bende oflyarak telefonumu yatağa atıp ayağa kalkmıştım. Koşarak hızlı adımlar ile aşağı indim, ve kapıyı açtım. Karşımda ki kişi ile gözlerim büyümüştü.

"Şaşırma, bence."

Hyunjin, konuştuğunda hemen kapıyı sonuna kadar açıp eve davet etmiştim. Saçlarını boyamıştı. Siyah saçları ile muhteşem duruyordu. İçeri yavaş adımlar ile geçtiğinde arkada, arabanın önünde duran korumalara göz gezdirmiştim. 12-13 koruma vardı, resmen. Araba da iyiydi yani. Şık altın rengi arabaydı.

"Ne bakıyorsun?"

Hyunjin dönüp bana seslendiğinde kapıyı kapatmış, gözlerimi korumalardan çekmiştim. Hyunjin ise gülümsemişti.

"Eniştenin burda, ne işi var?"

Arkadan elinde ki telefon ile gelen Jeongini gördüğümde kaş göz hareketleri yaparak sus demeye çalışıyordum. Ama Hyunjin de fark etmişti.

"Aa selam, enişte."

Arkadan Seungminde sırıtarak geldiğinde sinirim tepemden atmaya başlamıştı. Bende artık göz devirmiştim.

"Şey, koltuğa oturabilirsiniz."

Hyunjin kafasını salladığında, bende yalandan gülümsemiştim. Koltuğa geçtiğinde ben dönüp Seungmin ve Jeongin'e baktım. Sessiz bir şekilde fısıldayarak kavga ediyorlardı. Arada ise el hareketleri ile konuşuyorlardı. Sonunda Seungmin beni fark edip konuşmuştu.

"Ne duruyorsun Lixie, git kahve getir."

"Gelin miyim, ben?"

Jeongin kahkaha attığında, Seungmin koluna vurmuştu. Bende göz devirip Hyunjine geri dönmüştüm. Hyunjin gözlerini evde gezdiriyordu. Ama ben ona döndüğümde gözgöze gelmiştik. Son defa arkama dönüp Seungmin ve Jeongin'e bakmak isterken, yoktular. Gitmişdiler. Bende derin nefes alıp yavaş adımlar ile Hyunjin'in yanına geçmiştim.

"Eviniz, güzelmiş."

"Teşekkürler, neden gelmiştiniz?"

Felix öyle salak salak sorulur mu? Ah ne diyorum ben. Salak gibi gülümseyip, dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. O da gözlerini gözlerimden indirip dudaklarına getirmişti. Bunu fark ettiğimde aniden dudağımı ısırmayı bırakmıştım.

"Hastasın, demiştin. Kontrol etmek istedim."

Düşünceli hali hoşuma gitmişti. Bu yüzden gülümseyerek iyiyim demiştim. O da gülümsemişti. Arkama döndüğümde Seungmin ve Jeongin yoktu. Ne kadar şaşırtıcı. Şimdiye bunu video'ya çekiyor olmalıydılar.

"Şey, ben bir şeyler hazırlayayım."

"Otur, Felix."

Derin nefes alıp, kafamı sallamıştım. Ve gülümseyerek oturmuştum geri. O bana ben ona bakıyordum. Sessizdik. Kimse konuşmuyordu. Ben hiçbir şey olmamış gibi etrafa bakıyordum. Öylesine. Hyunjin'e döndüğümde yine gözleri dudaklarımdaydı. Yeter, gerçekten. Dudaklarımı koparıp vereyim sana git.

"Hastayken, yapabilir misin?"

"Neyi?"

Bir kaşını kaldırıp sormuştu. Aniden elini elimde hissettiğimde gözlerimi büyütmüştüm. Öksürerek elimi çekmiştim tabikii. Gözlerimi kaçırıyordum çünkü, onun yanındayken fazlasıyla utanıyordum. Patron ile flörtleşmek iyi bir şey değildi. İnsanlar onu parası için seviyorum sanacakla- ne diyorum ben ya. Adamın kendisi zaten kötü. Aniden belimden tutup kendine çektiğinde gözlerimi gözlerine dikmiştim. O da dudaklarıma. Lanet olsun.. Yine gözlerim dudaklarına gidiyor.

"Bunu."

Dudaklarını dudaklarıma bastırdıktan sonra, anlamıştım. Tabikii öpüşmeyi diyordu. Hasta olup olmam umrunda değildi. Sadece öpüşmek peşindeydi bu adam. Dilini dilime değdirdiğinde, fikirlerimden ayrılmıştım. Ve hafif inlemiştim. Yine hoşuna gitmişti tabiki. Beni arkaya itip üstüme çıktığında delirmiştim. Benimde hoşuma gidiyordu, ama bu kadar ilerleyeceğini bilmiyordum.

"Tişörtünü çıkar."

Seslendiğinde kafamı hafif kaldırmıştım. Dediği şeyi anladığımda gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Umarım yine basılmamış olurduk. Çünkü iğrençti bu yaptığımız. Dediğini yapıp tişörtümü çıkarmıştım. Yüzünü boynuma getirip küçük öpücükler koyarak omzuma getirmişti. Bende o zaman kendimi inlememek için zor tutuyordum. Aşağı inmeye başladığında, derin nefes almıştım.

"Öhöhöm."

Evet tabiki, yine basılmıştık. Ama Seungmin yalnız bastığı için mutluydum. Hyunjin geriye çekildiğinde bende yutkunarak tişörtümü geri giymiştim.

"Bari Felix'in odasında yapın, koltukları kirletmeyin."

"Bana uyar."

Hyunjin sırıtarak, bana baktığında gözlerimi kaçırmaya başlamıştım. Seungmin ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu.

"Çıkın gidin odaya o zaman."

Seungmin koşarak elinde ki bardak ile mutfağa kaçtığında, Hyunjin dikleştirmişti kendini. Bende sessiz şekilde öksürmüştüm. Yüzünü aniden bana döndürdüğünde gözgöze gelmiştik.

"Bence, hastasın gerek yok."

Boynunu kütletip ayağa kalktığında sadece, şaşırmış gözlerim ve donmuş bedenim ile orada kalmıştım. Aniden kendime geldiğimde, Çıkış kapısına bakmıştım. Hyunjin gidiyordu. Bu neydi şimdi? Ne olmuştu öyle?

"Video'ya çektim, kaliteli bir video oldu."

Seungmin son defa konuştuğunda, elimi yüzüme vurmuştum ve büyük bir derin nefes almıştım.

--

Mission / Hyunlix ✔Where stories live. Discover now