3

527 43 20
                                    


"Hey!" Dedi SeokJin karşısındakine kızgın ve yüksek çıkan sesiyle. Karşısındaki konuşmadığı için bir şeyleri açıklamak yine kendisine kalmıştı. Normalde sinirlenmezdi bu kadar fakat bu durum çok farklıydı ve kendisi de yeni öğreniyordu bu kadar çok sinirlenebildiğini. "Önemli şeyler oldu. Şimdi sakın lanet ağzını açma da beni dinle tamam mı Taehyung?" SeokJin karşısındakinden ufak bir onay beklese de gelmeyince direk konuşmaya geçti. Fakat karşısındaki adam konuşsa anlar mıydı ki? Zordu.

"Benim eşim... O evde yok. Eve geldim ve ev boştu. Yani onunla alakalı her şey gitmişti. Ve ben de bunun seninle bir alakası olduğunu düşünüyorum. Hem neden konuşmuyorsun? Senin de eşin evden gitmiş olamaz ya! Bana bir şeyler söyle!" SeokJin aniden tısladığında Taehyung telefonu hoparlöre alıp kulağından uzaklaştırdı. Şimdi bir şeyler söylemek için ağzını açacaktı fakat boğazı izin vermiyordu.

En sonunda zar zor titreyen sesiyle kısıkça konuşmaya başlamıştı. "Benim de eşim yok Bay Kim. Aynı durumdayım sizinle. Fakat sizin gibi sinirli değilim." Sesi iyice titreyince durdu. Gözyaşlarını biraz tutmak istese de akmaları hiç yararına değildi.

"Ben üzgünüm Bay Kim. Sanırım konuşamayacağı-" Sözü SeokJin'in karşı hattan seslice bağırmasıyla kesilince susmak zorunda kaldı. Gerçi hiç konuşmak da istemiyordu ya. "Seni lanet adam! Sen şaka mısın? Beni sınamak için falan mı gönderildin? Tanrı aşkına eşin hiç senin böyle olduğunu biliyor muydu? Ben olsam senin gibi sulugöz birini tabi ki bırakıp kaçardım!" Taehyung bu sözlerden sonra içli içli ağlamaya başlamıştı.

Onun sesi SeokJin'e ulaşınca SeokJin bir yerlerde hata yaptığını anlayarak çattığı kaşlarını düzeltti ve biraz düşününce onun üzülmemesi gerektiği kanısına vardı. Çünkü tanrı aşkına hangi salak onu aldatan birinin ardından ağlardı! Hah! Kendisi asla ağlamazdı. Çünkü eşi onu kaybettiği için o ağlamalıydı bir kere. Kendisi daha iyilerini hak ediyordu.

"Hey tamam tamam özür dilerim. Seni üzmek istemedim. Senin adına üzgünüm. Ama üzgün değilim sadece nezaket gereği söyledim. Ah! Ne saçmalıyorum hadi bak aklıma ne geldi! Şimdi birlikte buluşuyoruz ve mantıklı bir çözüm arıyoruz tamam mı Taehyung?" SeokJin bu sefer düzgün şeyler söylediği için kendini takdir ederken karşıdan olumlu bir 'hmm' sesi almıştı. Bu adamın gerçekten üzgün olduğuna hala şaşırarak konuşmaya devam etti yoksa Taehyung ağlayacaktı tekrardan.
"Taehyung benim evime ge- Lanet olsun bir şey buldum!" Taehyung merakla ne olduğunu soruca SeokJin telefonunu hoparlöre alıp yatağa bıraktı. Elindeki zarfı açıp seslice Taehyung'a okudu. Okuyup bitirdikten sonra ikisi de sessizdi. Bunu asla tahmin etmeyişleri ve hiç farkında olmamaları yüzlerine çarparken SeokJin biraz afalladı.

Kendisi biraz kibirli bir adam olsa bile oldukça yardımsever ve cana yakındı. Sadece gerçekler onu sarsmıştı. Eşinin onu başka bir kadın için bıraktığını hatta bu kişinin Taehyung'un eşi olduğunu nereden bilebilirdi ki tanrı aşkına! Üstelik Taehyung'un eşi ondan ayrılmak için SeokJin'den hamile olduğunu söylemişti. Tabi ya! Şimdi her şeyi anlıyordu SeokJin.

Telefon hala açıkken ne o ne de Taehyung konuşuyordu. SeokJin gülmeye başladı. Hiç durmadan gülüyordu. Yine ağına düşmüştü bu dünyanın işte. Saçmalıklarla dolu bu dünyada saçmalıklara ayak uydurmak zorunda olduğu için kendine küfretti. Bir süre sonra durunca telefon hala açıktı fakat karşısındaki ne yapıyordu emin değildi. Aralarındaki bu garip sessizlikten biraz gerilmişti SeokJin. İlk defa böyleydi. Sessizliği ne SeokJin bozdu.
"Taehyung geliyorsun değil mi?" Taehyung anında cevap verip geleceğini söylemişti. Ardından SeokJin telefonu kapatıp ona konumunu attı.

Taehyung ise Jungkook'a ona gelemeyeceğine dair mesajını ve özrünü ilettikten sonra SeokJin'in evine doğru çoktan yol almaya başlamıştı.

Hey! You Damn Man! ° TaeJinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang