61.Bölüm: Tapınak Elderi (2)

433 63 25
                                    

Murong Xinyi Hai Feng ismini duyunca Huai Shene daha tuhaf bakmaya başlamıştı. Bu bakışlar biraz öfke, biraz nefret, birazda.... hayal kırıklığı içeriyordu?

Bir süre daha Huai Shene baktıktan sonra aniden kafasını salladı ve kendi kendine "Çoktan kapılmış, yazık." dedi ve arkasında ki kıza üzülmüş bir şekilde baktı.

Huai Shen, kıza bakınca kızında aynı şekilde ona üzüntüyle baktığını gördü. İşin içinde bir bit yeniği olduğunu hissetti ama umursamadı.

Yani en kötü ne olabilirdi ki?

(Atama şu zehirli oku işte)

Daha sonra Murong Xinyi Huai Shen arkasında ki kızı ve yerde ki çocuğu göstererek konuşmaya başladı.

"Arkamda ki kızın ismi Lan Yuer, bundan sonra ona kıdemli kız kardeş diyeceksin. Kafa attığın kişiyse Xiao Tian, ona da artık kıdemli kardeş diyeceksin.

Bugün önümde yaptığın saygısızlığı geldiğin barbar yere başlayacağım ve seni affedeceğim ama bir daha olursa seni tapınağımızın kurallarına göre kıdemlilerine saldırmaktan dolayı cezalandırırım."

Huai Shen atarlanmaya cesaret edemeyerek kafasını salladı ve "Evet efendim!"dedi.

Murong Xinyi kafasını memnun bir şekilde salladı ve sanki artık daha fazla zindanda kalmaktan tiksiniyormuş gibi görünerek Huai Shene "Hadi önce tapınağa gidelim, daha sonra Kıdemli kardeşlerinden biri sana tarikatın kurallarını açıklayacaktır." dedi ve hep birlikte zindandan koşar adım çıktılar.

Huai Shen sonunda zindandan çıkınca aniden gözlerine değen güneş ışığının kesmek için sağ kolunu kullandı ve gözlerini koluyla kapadı.

Aradan çok geçmeden kolunu indirdi ve gözleri yavaşça aydınlığa alıştı ve şehrin muhteşem manzarasını Huai Shenin taktirine sundu.

Şehir tamamen ahşaptan yapılmıştı ve antik çin mimarisini birebir sadece ufak farklılıklarla yansıtıyordu. Her yerde çok katlı pagodalar görülebilirdi. Etrafta ki insanlar tuhaf tuhaf cübbeler giyiyordu birkaçının başında imparatorluk bilgilerinin taktığı boneler rahatça görülebiliyordu. Sokak oldukça canlıyı ve çocukların sesleri tüm sokakta seyyar satıcıların bağırışlarıyla karışıp yankılanıyordu

Ama en muazzam görüntü bu değil neredeyse her yetişimcinin yanında bulunan değişik değişik hayvanlardı. Bazıları 2 metrelik domuzlara biniyor bazıları da omuzlarında kocaman yılanlar taşıyordu. Hatta ara sıra bir saray gibi kocaman bir konağa doğru uçan devasa kartallar ve  bu kartalları binen insanlarda rahatça görülebiliyordu.

Huai Shenin önündeki manzara kitaplardan okuduğu manzaralar gibiydi sadece.... çok daha muhteşemdi!

Huai Shenin dikkatini çeken muhteşem kokular seyyar satıcıların tezgahından yayılıyordu. Huai Shen yanına gidip ne olduğun görünce ise midesi bulandı.

Çünkü bu muhteşem kokunun kaynağı fare gibi görünen bir hayvandı.

Huai Shen içinden bu insanların yeme kültürüne küfür ederken yeni bir sanat yaratıyordu. Öyle ki bu dünyada küfür etme olimpiyatları olsaydı Huai Shen tartışmasız tüm zamanların şampiyonu olurdu.

Murong Xinyi, Huai Shenin tezgahlara nasıl baktığını gördüğünde içinde bir acıma hissi oluştu. Kim bilir bu çocuğa en son ne zaman adam akıllı bir yemek vermişlerdi.

Yetişimcilerin yemek yeme ihtiyacı olmasada bu Huai Shen gibi hem düşük alemli hemde vücut geliştirme yetişimcilerini için geçerli değildi.    

Aniden kafasını salladı ve "Hadi bir restorana gidelim de öğrenci Huainin tapınağımıza katılmasını kutlayalım." dedi.

Lan Yuer ve Xiao Tian bu sözler üzerine sevinirken Huai Shenin mide bulantısı birazcık dindi ve Murong Xinyiye kafasını salladı ve gurup hızlı bir şekilde bir restorana gitti.

Gurup bir süre yürüdükçe sonra kocaman bir restoranın önüne geldi. Restoranın tabelasında 'Yeşim Anka' yazıyordu. Her halde bu Restoranın adıydı.

Restoranın girişinde iki büyük yeşim sütun vardı ve Restoranın içine girince yerin tamamen yeşim gibi bir taştan yapıldığını gördüler. Belki de gerçek yeşimdi ama Huai Shenin bunun hakkında bir fikri yoktu.

Onlar içeri girer girmez içeride ki diğer müşteriler onları fark etti ve Huai Shenin yaptık pırtımı ve ona küçük gelen kıyafetlerine küçümseme ile baktılar.

Bu bakışlar Huai Sheni hiç etkilenemişti ama Xiao Tian ve Lan Yuer utanmış gibiydiler ve Huai Shenden bir kaç adım uzaklaştılar.

Gurup tuhaf bir ruh hali içinde restoranın 2. katına çıktı ve orada onları bir garson karşıladı.

"Efendim kaç kişinin hizmetimizi arzu edersiniz." Garson kısa boylu ufak bir kadındı. Sestonu ve konuşma tarzı oldukça sevimliydi ama Huai Shen bunu komik tuhaf bir şekilde bulmuştu.

Xiao Tian, garsona "4 kişi."dedi oldukça kaba bir tavırda. Evet belki Huai Shene Murong Xinyi yüzünden dokunamıyordu ama bu önündeki avam tabakasından olan garson için geçerli değildi.

"Hemen sizin için bir kabin hazırlatıyorum."

Garson onları hemen selamladı ve acele ile onları kapalı bir kabine götürmeye başladı.

Huai Shen de onları takip edecekken yan taraftan başka bir erkek garson onu koluyla durdurdu ve Huai Shene aşşağılar bir şekilde şöyle dedi.

"Onurlu konuklarımızı rahatsız etmeyin bırak! Seni pis dilenci!"

Huai Shen etraftan gelen alaycı bakışların attığını hatta birkaç sesin şöyle dediğini duyabiliyordu.

"Gerçekten buraya pis bir dilenci mi girdi?"

"Yeşim Anka restoranı böyle birinin 2. kata girmesine nasıl izin vermiş olabilir?"

"Yeşim Anka restoranını suçlamayın. Bahse varım lu altın alev tapınağından gelen kişileri takip ederek buraya girmeyi başarmıştı. Heh... basit köylü burayı sıradan bir restoran sanmıştır şimdi hahahaha."

"Evet! Bencede öyle olmuştur. Ama bırak onu onun tüm sülalesi gelse burada bir yemek yemeyi karşılayamaz."

"Hahaha"

Son cümlenin ardından restoranda iğrenç kahkahalar yankılandı. Huai Shen normalde bu insanları sikinti bile takmazdı ama şimdi onları kazığa oturtacaktı.

Yavaşça kafasını garsona çevirdi ve ona gülümsedi. Ardından birden elinde siyah baltası belirdi ve ardından restoranın üzerinde yeşil sarmaşık deseni bulunan beyaz duvarlarına bir renk daha eklendi, kırmızı rengi.

Ardından Huai Shenin önüne kolunu uzatan garson kopmuş koluna bir iki saniye baktı ve kan donduran çığlıklar atmaya başladı.

Huai Shen gülümseyerek yerde yuvarlanan garsonun göz hizasına gelebilmek için çömeldi. Daha sonra garsona bakıp mutluluk içinde konuşmaya başladı.

"Şimdi ağzını tutamayan böceklere ne olduğunu öğrendin. Merak etme bu muhterem kişi sana verdiği ders için herhangi bir ücret almayacak. Sadece bir teşekkür yeterli olur."

Huai Shenin bu hallerini gören Murong Xinyinin üçlüsü daha önce gördükleri dağımsı figürü hatırladı ve onun nereden geldiğini onlara hatırlattı, yolda Huai Shenin etrafa açlıkla bakmasının neden olduğu küçümseme birden kaybolmuş ve yerini korku almıştı.

Ve bu sadece onları kapsamıyordu az önce Huai Shen ile dalga geçen herkes buz tutmuş ve sırtları soğuk terle içinde kalmışlardı. Eğer bu kişi büyük bir güçten heliyorsa onları öldürürken teredüt bile etmezdi.

Çünkü az ötelerinde yere çömelmiş kişi soğuk kanlı bir katildi. O şeytani yoldan çıkmış biriydi ve tapınağın mührüne sahip olmasına rağmen bu onun hala içinde bir deli olmadığını kanıtlamıyordu.

Bir süre sonra çığlıklara tepkiler gelmiş ve Restoranın 1.katından birkaç kişi koşarak gelmiş ve bu kişilerin önündeki kişi bir et köftesiydi.

"Ne oluyor burda!"

Göksel İblis TekniğiWhere stories live. Discover now