"i don't like you... I can't.."

526 75 47
                                    


Düğün günü.

Kimseyi çağırmadıkları, yalnızca ailelerinin bulunduğu kendi aralarında bir düğün. Öylesine evlendiklerini daha fazla belli eden bir şey olamazdı.

Artık eşi olan kadının ne kadar huzursuz olduğunu fark etti. Sürekli parmaklarıyla oynuyor,onunla birlikte oturmaktan rahatsızlık duyduğunu fazlasıyla belli ediyordu.

"Rahatla."

Elini yavaşça onun omzuna attı. Soğuk parmak uçları beyaz tene değince kızın irkilmesine ve yeşil gözlerini kocaman açmasıyla sonuçlandı.

"R-rahatım."

"Bitse de gitsek eve.."

Kendi kendine mırıldandı Kiyoomi.

"Değil mi..."

"Heh?"

"Şey diyorum. İsteksiz olduğunu ne kadar belli ediyorsun."

"Kadınlar ilgimi çekmiyor. Sen de benim gibi zorla evlendiriliyorsun,anlaman gerekmez mi?"

"Denesen belki ilgini çekebilir...?"

"Çekmez."

❀●•♪.。‧:❉:‧

Artık beraber yaşayacakları,yine ailelerinin kendileri için dayayıp döşemiş oldukları eve varmışlardı sonunda.

Annesi zevksizdi de,bu kadarını beklemiyordu.

Yanındaki kızı da etrafı garip bir ifadeyle süzerken gördüğünde dayanamadı ve konuştu.

"Evi tekrar dekore etmeliyiz."

"Kesinlikle."

Kendilerini koltuğa atıp oturdular. İkisi de boş boş duvarı izliyordu çünkü.

"Düşündüm de,iyi arkadaş olabiliriz aslında."

"Bence de."

Kıkırdadılar.

❀●•♪.。‧:❉:‧

"Siktir."

Kendini yapış yapış hissederek uyandı Kiyoomi. Hâlâ kirli çarşafların üzerinde yatıyordu. Fakat asıl takıldığı durum bu değildi.

"Ne..."

Yanında hâlâ uyumakta olan Honoka yatıyordu.

"Ben ne yaptım...?"

Aklına dün geceden kalma görüntüler doluşuverdi birdenbire. Alkol almamalıydı.... Bir daha asla sürmemeliydi ağzına.

Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledi ve oldukça dalgın bir şekilde duş aldı.

Birkaç ay sonra alacağı haberden habersiz.

❀●•♪.。‧:❉:‧

"Sana bir şey söylemem lazım."

Saatlerdir gergin gergin oturan Honoka sonunda bir şeyler söyleme kararı almıştı. Siyah gözlerini elindeki kitaptan kaldırıp ona doğrulttu.

Derin bir nefes aldı genç kadın. Hâlâ nasıl söyleyeceğini bilmiyordu, nasıl bir tepki alacağını bilmiyordu.

"Ben... Hamileyim?"

"Ne? Hamile misin? Komikti."

Pembe dudaklarının arasından bir kahkaha dökülmüştü.

"Ciddiyim.. Test yaptım, üç tane."

Gözlerini yeşil gözlere dikip birkaç saniye baktı onlara. Yalan söylese anlardı,hemen belli ederdi çünkü.

"Oha ciddisin sen."

Hâlâ ne düşündüğü anlaşılmıyordu. Mutlu değildi, orası kesin.

"Evet."

"E aldır gitsin. Ne yapalım, olmuş bir hata."

"Sen dalga mı geçiyorsun benimle?"

Sinirli sinirli oturduğu yerden kalktı ve Kiyoomi'nin yanına gitti. Başında dikiliyordu şimdi.

"Yoo, çocuk mu bakacağız bir de? Cidden evliyiz sanki."

"Yaptığın şeylerin sorumluluğunu almak zorundasın."

❀●•♪.。‧:❉:‧

Kızının kocaman açtığı yeşil gözlerine bakıyor şimdi. İçinden geçiriyor aynı onunki gibi diye.

Daha yeni doğmuş bebeği kucağına alıyor, içi mutlulukla dolmuyor.

Hiçbir şey hissetmiyor, tüm duygularını kaybetmiş gibi.

Çevresindeki herkesin ona dik dik baktığını hissediyor,birden bire hastane odasının gerici ortamından dışarıya atıyor kendini. Bir daha da geri dönmüyor o odaya.

❀●•♪.。‧:❉:‧

Şimdi ise yine çok benzer bir hastane odasında çocuğunun annesinin elini tutuyor. Göz yaşları onun soluk beyaz derisinin üzerine doğru süzülüyor gözlerinden. Yaptığı her şey için bir anda çok büyük bir pişmanlık doğuyor içinde. Yutkunamıyor,nefes alamıyor. Ama hayat devam ediyor işte bir şekilde.

Kendinden nefret ediyor,ona bunca zaman yaptığı şeyler için, söylediği her bir kelime için nefret ediyor kendinden.

Ardından odaya giren sarışının ayak sesleri doluyor kulağına. Her zamankinden daha sesli sanki adımları. Kulaklarında boğuk boğuk yankılanıyor.

Yumuşak sesiyle kendisine seslendiğini duyuyor. Kan çanağına dönmüş gözlerini kahvelere çevirip bakıyor ona sorarcasına.

"Omi.."

Acıyor kendisine, değil mi?

Hızlıca gözlerini kaçırıp tekrar önüne çeviriyor ve sessizce ağlamaya devam ediyor. Aklına birden kızı geliyor, birkaç gün de olsa mutlu edebildiği kızı.

Belki hayır deseydi,her zamanki gibi reddetseydi şimdi annesiyle birlikte olacak,onun başına bir şey gelmesine izin vermeyecek olan kızı.

Herkesin hayatını mahvettiğini düşünüyor, yüz kez,bin kez daha nefret ediyor kendinden.

Ardından eski eşinin bağlı olduğu makinelerden tiz bir ses yükseliyor,her şeyin bittiğini anlıyor,elleri tutmuyor. Buz gibi olmuş her bir yanı. Ayağa bile kalkamıyor, öylece bağırıyor yalnızca.

Sarışının çağırdığı doktorlar doluyor odaya.

Ardından duymak istediği en son şeyi duyuyor onlardan. Tüm hayatının gidişatını değiştirecek,onu dolaylı yoldan katil yapacak şeyi duyuyor.

"Kaybettik."

❀●•♪.。‧:❉:‧

Blumic'i bitirmeden gitmeyeceğim demiştim size. Sözümü tutmamak olmaz.

ᵇˡᵘᵐᶦᶜ|| ˢᵃᵏᵘᵃᵗˢᵘWhere stories live. Discover now