74.Bölüm 🌙

2.2K 167 106
                                    

İyi okumalar 🌙

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Erdem
Kapı çalınca heyecanlandığımı fark ettim. Çünkü Meriç gelmişti neden heyecanlanmayayım ki? Suratımı astım ve kapıya doğru yürüdüm. Trip moduna girip açtım kapıyı. Beni görür görmez yüzünde güller açtı. O kadar zor anlar yaşıyordum ki şu an, anlatamam yani.

"Selam bebeğim." deyip dudağıma öpücük bıraktı. Hile yapıyor ama. Hem bebeğim dedi hem dudağımdan öptü.

"Selam." diye mırıldanıp kenara çekilerek yol verdim içeri girmesi için. Dışarısı soğuktu. Dudaklarını büzüp içeri girdi. Kapıyı kapattım, arkama doğru dönecekken belimde kollarını hissettim.

"Küs müyüz?" diye sordu çocuksu çıkan sesiyle. Değildik. Ona küsemezdim ki. Zaten onun da suçu yoktu. Gülümsedim ve ona doğru dönüp bedenini sardım.

"Değiliz. Sana küs kalmam mümkün değil. Senin suçun yok. Ben... Seni fazla kıskanıyorum." dedim ve saçlarının arasına öpücük bıraktım. Benden yavaşça ayrıldı.

"O kadar rahatladım ki. Bana küstüğünü düşünmüştüm." dedi elini kalbine koyarak. Saçlarını karıştırdım ve güldüm.

"Şapşal seni. Sanki beni tanımıyorsun. Nasıl küs kalayım sana beş dakikadan fazla?" dedim ve o da güldü. İçeri girdik. Tam oturacakken kapı çaldı. TuTu gelmişti anlaşılan. "Sen çaya bak, ben kapıyı açarım." dedim Meriç'e ve dudaklarından öpüp kapıya yöneldim. Bir daha öpme fırsatım olmayabilirdi bu akşam. Kapıyı açtığımda tahmin ettiğim gibi TuTu gelmişti. Tuna, kolunu Tuğra'nın omuzuna sarmıştı. Hiç mi kızmamıştı cidden? Elindeki poşeti bana uzattı ve içeri girdiler.

"Hoşgeldiniz TuTu." dedim kenara çekilirken. Ilk tepki Tuna'dan geldi.

"TuTu ne lan?" dedi kaşlarını çatarak. Tuğra da garip bakışlar atıyordu.

"Ship isminiz." dedim sırıtarak. Tuna da sırıttı duyunca. Tuğra gözlerini devirip içeri yürüdü. Biz de Tuna'yla içeri doğru giderken Tuna bana fısıldayarak konuştu.

"Aranız nasıl?" diye sordu. "Ben daha fazla dayanamadım." diye devam etti.

"Ben de dayanamadım. Adam gibi küsmeyi bile beceremiyoruz geldiğimiz hale bak." dedim fısıldayarak.

"Aşk bu Erdemcim aşk." dedi ve sevgilisinin yanına oturdu. Ben de Meriç'in yanına gittim yardım için. Çerez ve cipsleri ayarladık. Meriç çayı aldı ben de çerezleri aldım ve salondaki sehpanın üstüne yerleştirdim. Herkes yere, sehpanın etrafına oturdu. Televizyondan bir müzik açtım, arka fonda o çalarken biz sohbete daldık.

Bir süre geyik yaptıktan sonra, konu döndü dolaştı asıl meseleye geldi.

"Eee ne yapıyoruz? Plan ne?" dedi Tuna. Ben aslında bir çözüm bulmuştum. Ama bu çözüm beni öldürebilirdi. Kıskançlıktan. Yalnız, başka çaremiz yok gibi görünüyordu. Elimdeki son kırıntılara tutunarak Meriç'e baktım.

"Arkadaşınla konuştun mu? Ne diyor?" diye sordum. Meriç çayını yudumladıktan sonra cevap verdi.

"Ne diyecek? Tamam kanka ben söylerim bizimkilere dedi. Ama pazartesiyi beklememiz gerekiyor. Sonuç olarak neler olacak bilemiyorum." dedi. Sesi umutsuz çıkıyordu. "En azından sınıfta fazla homofobik yok. Bir de sadece bizim sınıftakilerin bildiğini varsayarsak, fazla uğraşmayacağız gibi duruyor." dedi.

CANIM ÖĞRETMENİM (BxB)Where stories live. Discover now