Özel Bölüm-1

87.1K 5K 6K
                                    

Hikayeyi hiç okumayanlar için spoi içeren bir bölümdür!

Azıcık hasret gidermek adına 6 bin kelime civarı Savas Asya ve Gülfem iceren bir bölüm yazdım. Daha uzununda herkesin içinde olduğu bir özel bölümde de görüşürüz elbet. 😌

Sizi çok özlediğimi bildirmek isterim ve keyifli okumalar dilerim.

...

Ömrüm boyunca bir ocak ayının en güzel gününü bugün yaşıyordum sanırım. Savaş evdeydi, lapa lapa kar yağmıştı ve şuan manzaram inanılmaz güzel gözüküyordu. Asya küçücük elleriyle yaptığı kartopunu Savaş’a atıyordu.

Küçük kartopu tam karnının üzerine denk geldiğinde yalandan bir sızlanmayla ‘’ah!’’ dedi Savaş. Yüzü buruştu ve sesi bozulmuş gibi çıktı. ‘’Küçücük boyun var ama hiçbirini de ıskalamıyorsun. Baban da mı bordoydu be kızım…’’ Dedi elini sallayıp her zamanki egosuyla. Savaş Asya'ya doğru küçük adımlarla ilerlerken ‘’Ama her zaman sen olmaz…’’ dedi. Birazdan onu kara yatıracağını yüzünden anlayabiliyordum.

Elbette Asya’dan kaçabilirdi ama Asya’nın ona vurunca attığı küçük kahkahalar onun da hoşuna gidiyordu.

‘’Bir şeye de kendini katma…’’ dedim gülümseyerek. ‘’Sen ensin, yok üstün tamam…’’ dedim gözlerimi büyüterek. Ben büyüttükçe o gülümseyen bir ifadeyle kaşlarını çattı. Normalde ben yapsam saçma bir ifadeye bürünecekken o oldukça karizmatik duruyordu. Kısacık saçları, pürüzsüz teniyle yüzünün hatları epey belirgin bir şekilde gözükürken ‘’Herkes sana hasta, sen kusursuzsun tamam… Yürüyen ego seni…’’ dedim dalga geçercesine.

Hafiçe kafasını eğdi ve tek kaşı yukarı doğru kalkarken ‘’Rota yeniden oluşturuldu…’’ deyip bedenini tamamen bana doğru çevirdi. Sonra parmağı beni gösterirken Asya’ya dönüp ‘’Birlikte?’’ Diye sordu göz kırparak. ‘’Annene karşı. Sen ve ben…’’

Şiddetle esen rüzgarla birlikte soğuk yüzüme çarparken ben onlar kadar keyif almıyordum bu durumdan. Yaslandığım yerden kalktım ve ‘’Hayır…’’ dedim kafamı iki yana sallayarak. Parmaklarımı uyarır gibi onlara doğru tutarken oldukça ciddi bir ses ve ifade kullanmıştım.

‘’Olmaz…’’ diyerek reddetti Asya. ‘’Annem sevmiyor ki kar oynamayı.’’

Yüzümde keyifli bir ifade oluşurken ‘’Bak…’’ dedim Asya’yı göstererek ‘’Çocuk 3 buçuk yaşında benim sulu şakalardan hoşlanmadığımı biliyor. Sen güya bana aşıksın ve bunu bilmiyorsun. Utanır mısın? Sanmam.’’ Dedim yazık dercesine kafamı iki yana sallarken.

Fakat Savaş’ın yüzünde zaten bunu bilirmiş gibi bir ifade vardı. ‘’Asya…’’ dedi benimle iletişim kurmak yerine Asya’yı tercih ederek. Ellerini dizlerine koyup onun boyuna göre eğildi. ‘’Ben de bunu biliyorum babam ama annen düşmanımız şuanda. Düşmanın sevdiği değil sevmediği şeyler yapılır zaten. Bizim ona saldırmamız gerekiyor.’’

‘’Ama…’’ dedi Asya küçük siyah gözlerini irileştirip Savaş’a bakarak. ‘’Annelerden düşman olmaz ki.’’
Asya’nın bu lafıyla göğsüm kabarırken ‘’Utanır mısın ikinci kez…’’ diye sordum keyif dolu bir ifadeyle. ‘’Sanmam.’’

Savaş kısa bir an bana baktıktan sonra tekrar Asya’ya döndü. ‘’Ulan iki saattir bana atıyorsun ya.’’ Dedi hafif bir sitemle. ‘’Babana kıyıyorsun da annene niye kıymıyorsun. Babalar düşman mı?’’

Asya ise ciddi yüz ifadesini bozup gülümserken bu babasını da gülümsetmek içindi. Olduğu yerde kıkırdıyorken ‘’Ama sen erkekler düşman dedin bana. Sende erkeksin.’’

Aşiyan (Kitap Oldu) Where stories live. Discover now