20.Bölüm

1.9K 82 41
                                    

"Elif hemen buraya geliyorsunuz!" 

"T-tamam."

Telefonu komidinin üzerine koyup sırtımı başlığa yasladım. Kafamı ellerimin arasına alarak ağrısını geçirmeye çalışıyordum. Dün içtiğinden olsa gerek başım çatlıyordu.

"Kim?"

Yan tarafıma döndüğümde Özgür'ünde gözleri kısık bir şekilde sırtını başlığa yaslamıştı. Gözüm dağınık saçlarına takıldığında bu sefer elimi kaldırıp içine daldırdım.

Okşamamla Özgür'ün de dudakları kıvrılmıştı. Elimi tutup saçlarından çekti ve dudaklarına bastırdı.

"Kim aradı, ne diyor?" dedi uykulu sesiyle ellerimizi bacağının üzerine koyup.

"Annem, hemen buraya gelin dedi."

"Neden?" dedi kaşları çatık.

"Bilmiyorum söylemedi, hazırlanalım." deyip yataktan kalktım.

"Yalnız hemen dediği altı saat."

"Birşey olmaz herhalde gidelim de." dedim ve bavulumun önüne geçip beyaz kazağımı ve siyah pantolonumu aldım.

Özgür de lavaboya gittiğinde üzerimi değiştirip parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Parfümümden de bir iki fıs sıktığımda Özgür lavabodan çıktı.

Lavaboya girip rutin işlerimi hallettim ve nemlendiricilerimi sürdüm. Makyaj yapacak halim yoktu. Lavaboda bıraktığım makyaj çantamı da alıp çıktım. Bavulumu toplayıp ayağa kaldırdım.

Özgür'e baktığımda o da beyaz lacivert kazak siyah pantolon giymişti. Bavulları eline almadan önce suratımı görüp yanıma geldi.

"Neden asık o suratın?"

"En son annem böyle konuştuğunda evlenme kararı almıştık." deyip güldüm ve devam ettim.

"Mert yine birşey mi yaptı diye düşünüyorum."

"O it ne yaparsa yapsın ben yanındayım, sıkma canını." deyip alnıma dudaklarını bastırdı. Gülümsedim.

Boynuna kollarımı dolayıp kokusunu içime çektim. O da kollarını belime doladığında başını boynuma gömdü.

"İyi ki varsın." deyip ayrıldım.

Birşey demeden gülümsedi ve bavulları alıp kapıyı açtı. Aşağı inip danışmana gideceğimizi söyledik ve parasını ödedik.

Yola çıktığımızda içime oturan öküz durmadan senaryolar üretiyordu. Mert'in işi değilse sahte evlilik yaptığımızı mı öğrenmişlerdi? Ama biz birbirimizi seviyorduk şimdi...

Mert'in yapacağı kötülükleri düşünürken parmağındaki acıyla gözlerim oraya gitti. Tırnağımı yolmuştum ve kanıyordu.

Torpidoyu açıp peçete alırken Özgür'ün başının bana döndüğünü hissettim.

"Elif ne yapıyorsun? Eline n'oldu?"

"Oynuyordum, yolmuşum." deyip peçeteyi parmağıma bastırdım.

"Mikrop kapmasın dur."

Arabayı sağa çekip durdurduğunda indi. Kapımın açılmasıyla eli torpidoya gitti ve su şişesini aldı. Elimi eline aldıp dışarı çıkardı ve suyu döktü.

"Acıyor mu?" dediğinde hayır anlamında başımı salladım.

"Aklına takılan her neyse çıkar onu. Diyorum sana her ne yaptıysa yanından ayrılmayacağım, seni koruyacağım söz veriyorum."

İYİ Kİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin