past life ☂ 𝒗𝒓𝒐𝒔𝒆

𝙎𝙞𝙩𝙩𝙞𝙣𝙜 𝙝𝙚𝙧𝙚, 𝙩𝙖𝙡𝙠𝙞𝙣𝙜 𝙩𝙤 𝙢𝙮𝙨𝙚𝙡𝙛

Altını çizdiğim soruya acı dolu bakışlarımı atarken bana ait olmayan, sıranın altından çaldığım silgiyi sinirle aldım ve karman çorman formüllerle donattığım kağıdı birkaç dakikalık savaşla temiz hâle getirdim.

"Anasını sattığımın beynine soru girmiyor, ben ne yapayım şimdi?" dinmek bilmeyen sinirim elimin ağrıması ile kat be kat artmıştı.

Sandalyeyi biraz itip ayağa kalktım ve topluca çalıştığımız masanın etrafında garip bakışlar eşliğinde birkaç tur attım. Belim öylesine ağrıyorduki bu sınavdan yine 15 alırsam annem beni öldürmeden ben kendimi öldürürdüm.

"İyi misin?" Taehyung'un imalı sesi kulaklarıma dolduğunda az önce kalktığım sandalyeye geri oturdum.

"Elim için saygı duruşunda durursak daha iyi olacağım." dedim bileğimden ayrılıp kopmak üzere olan elimi gözünün önünde sallarken.

Nazik bir hareketle bileğimi tuttuğunda parmakları ile kemiğimin üzerini okşadı. "Çok mu ağrıyor?" sevdiği adam tarafından nazlanmak isteyen her kadın gibi bir çocuk edasıyla kafamı salladım ve dudaklarımı büzdüm.

"Kalem bile tutamayacak hâldeyim," dedim iç çekerek. "Ödevimi benim yerime yazacak kimsem de yok."

Dudaklarını hafifçe bileğime bastırıp gülümsedi ve önümdeki defteri kendine çekti.

'Çok yakışıyorlar, keşke Chaeyoung yerine benimle çıksa!'

"Ben yazarım," dedi gözlerini sadece bir paragraf yazılmış olan metindr gezdirip. "Ama o soruları sen çözeceksin aksi takdirde sınavdan yine 15 alır savaşa kurbsn gidersin."

Onun söylediği şeylete gelişigüzel kafa salladığımda aklım yanımızdan geçen kızın dediklerine takılmıştı. Dışarıdan bakıldığında sevgili gibi mi duruyorduk?

"Bizi sevgili sanıyorlar." dedim sanki hoşuma gitmiyormuş gibi saçlarımla oynarken.

Yüzüme dâhi bakmamış ve kafasını aşağı-yukarı sallamıştı. "Sanmaya devam etsinler o zaman."

Umutsuzca iç çektim. Beklediğim ilgiyi bir türlü alamıyordum ve bu sinirimi bozuyordu. Kütüphanenin sessizliğini bozmayacak derecede boğazımı temizledim ve kollarımı masaya yasladım.

"Bundan rahatsız olmuyor musun?" önüme gelen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdım ve birkaç kez uzun kirpiklerimi kırpıştırdım. İstediğim cevabı alacaktım.

"Senin hoşuna gidiyor," dedi kavradığı kalemin mürekkebini yenilerken. Dün gece bacağıma resim yaparken bitirmiş olmalıydım. "Bu yüzden benim de hoşuma gidiyor, hem Sooji'den kurtulmuş oluyorum."

Sooji, geçen seneye kadar Taehyung'un eski sevgilisiydi. Ah, ondan nefret ettiğim kadar kimseden etmemiştim.

"Peki," dedim aklımda bulunan soruları sıralayıp sıralamamayı düşünürken. "Bir kızla ne kadar ileri gittin?"

Şaşkınlıkla aralanan dudakları dikkatimi dağıtırken kuruyan boğazımı ıslatmak adına kahvemden büyük bir yudum aldım. Zihnimi başka yerlere çekmekte her zaman bir numara olmuştu.

"Gerçekten bunu merak ediyor musun?" dediğinde bir an bile düşünmeden kafamla onayladım. "Cevap seni ne kadar tatmin eder bilemem ama senin dilinde hiç iyi şeyler yapmadık, Chaeyoung."

Alaylı suratı zevkten dört köşe olurken beni ezmiş olması sinirlerimi bozmuştu. Bu müstehcen konuyu ima etmemiştim. Ayrıca sandığı kadar masum zihniyetli bir insan değildim. Özellikle onun yanında.

"Aşk olarak diyorum, sapık mısın?" sinirle konuştuğumda kahvemi tek dikişte bitirip boş bardağı önüne bıraktım.

"Hiç aşık olmadım," dedi bıraktığı kalemi eline alırken. "Ama evime gelip annemle tanışan, bedenimin en güzel köşesine tahtını yerleştiren tek kız sensin."

Yutkunmuştum. Verecek bir cevabım yoktu bu cümleleri karşısında. Bir şeyler bekliyordum ancak bu kadarını değildi.

"Tamam." dedim sessizce. Utanmıştım ve o bunu bildiğinden karşımda ahlaksızca sırıtıyordu.

Önünde duran kitapları kapattı ve çantasının içine tıkıştırdı. "Bu gece Seul'den kaçmaya ne dersin Chaeyoung?"

"Nereye gideceğiz?" şaşkınlıkla konuştuğumda gülümsemesi büyümüştü.

"Nereye gitmek istersen oraya," dedi nefret ettiğim hareketi yapıp saçlarımı karıştırırken. "Ama bu geceyi her anlamda dolu dolu geçireceğimize emin olabilirsin."

♡

hayırsız yazarınız yb attı hellooo

kısaydı ama umarım beğenmişsinizdir :)