İçinde ki salatalıkları ayıkladığım kimbapımdan kocaman bir ısırık aldığımda, yanaklarımın iki tarafı da şişmişti.
Taehyung'un tiksinen bakışları arasında çiğnemeye başladığımda önünde ki yemeğe dokunmaması bir nebze de olsa beni rahatsız ediyordu.
Elimde ki kimbapı bıraktım ve arkama yaslandım. "Yemeyecek misin?" bıkkın bir ses tonuyla mırıldandığımda omuzlarını silkmiş ve ramen kasesini bana doğru uzatmıştı.
"Buranın rameni kötü oluyor," dedi dudaklarına yerleştirdiği küçük tebessümü ile. "Eve gittiğimde yerim ben."
Gözlerinde ki yoğun uykusuzluk şişen gözaltı torbaları ile birlikte öylesine canımı yakıyordu ki onu buraya zorla getirmiş gibi hissedecektim neredeyse.
"O zaman gidelim." moralimin düştüğünü belli etmemek için heyecanla konuştuğumda sanki bunu bekliyormuş gibi oturduğu yerden kalkmış, hızlı adımlarla kasaya ilerlemişti.
Aptal herif diye geçirdim içimden. Bir sorunu varsa bunu bana söylemeliydi, ben ona her şeyi anlatıyorken onun küçük kaçışları salak olduğumu hissettiriyordu. O anlatmıyorsa, bende anlatmayacaktım.
Kasiyere bir miktar para uzatıp tekrar yanıma döndüğünde bir şey demesini beklemeden oturduğum yerden kalkıp dış kapıya ilerledim.
Oldukça tatlı ve sevimli bir kafede bile beni sinirlendirmeyi başarıyordu. Nadiren bu tarzda yerlere yemek yemeye geliyorduk ve mekanın tatlı olmasına özellikle dikkat ediyordum. Belki aramızda tatlı olur, günü güzel bitiririz istiyordum.
Her zaman ki gibi bu gecede sevgimle başbaşa kalmıştım.
"Sana yemek yapmamı ister misin?" bir umut heyecanla öne atıldığımda gülümsemiş, beni kolunun altına almıştı. "Pek beceremem ama açlıktan ağzımız da kokmaz."
Şaşkınlıkla bana döndüğünde elini yanaklarıma bastırıp sıkmış ve dudaklarımın öne büzülmesine sebebiyet vermişti. "Yaptığın her şeyi yerim, kimbap hariç."
Elimde olmadan gözlerimi devirdiğimde kıkırdadı ve parmaklarını yanağımdan çekti.
"Bir kere bozuk yosunla sardım diye yine saracak değilim ya!" sinirle ağzımın içinden mırıldandığımda beni duysada cevap vermek yerine gülmekle yetinmişti.
"Markete uğrayalım o zaman," dedi rotamızı değiştirip ikinci sokağa girerken. "Evde olan tek şey boş ramen kutuları."
"Annen gelmedi mi?" onlar biraz fazla çalışkandı. Annesi Bayan Kim, sırf Taehyung'u rahat okutabilmek için işten işe koşuyor, bazen eve dahi uğramıyordu. Dediğim gibi hepsi Taehyung içindi.
Taehyung'da annesinin bu çabasını boşa çıkarmamak için ders çalışıyordu, Fizik dersi istisnaydı tabii.
Babası ise, onun hakkında konuşmayı sevmezdi. Bende hiç sormamıştım. Ancak annemden daha beter olduğunu biliyordum.
Okula ilk geldiği yıllarda sürekli boynunda kızarıklar, nadiren de morluklar oluşuyordu. Korkunç biri olmalıydı.
Dışarının ılık havası yerini marketin soğukluğuna bırakırken heyecanla omzumu kavrayan koldan kurtulup dondurulmuş gıda reyonuna ilerledim.
Jimin ile sürekli buradan kaşarlı minik tavuk parçacıkları alıyorduk ve şimdi ona tattırmak için can atıyordum. Her ne kadar pişirmekte berbat olsam da içimden bir his bunun iyi olacağına işaret ediyordu.
Bir paket tavuğu alıp içecek seçen yakışıklı adamın yanına ilerlediğimde parmak uçlarımda uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Dudakları zevkle kıvrılırken benim aksime eğilerek dudağımın hemen kenarına bir öpücük bıraktı. Dokunuşu bedenimi öylesine uyuşturmuştu ki o kıkırdayarak abur cubur reyonuna ilerlerken aptal gibi yerimde dikilmeye devam ediyordum.

STAI LEGGENDO
past life ☂ 𝒗𝒓𝒐𝒔𝒆
FanfictionRosie, son günlerin modası olan date uygulamasına kaydolacakken, yanlışlıkla başka bir uygulamaya kaydolmuştu. Ve oradan tanıştığı adamın, çocukluk aşkı çıkmasını kimse beklemiyordu.