Annemle babamın ayrılacağını öğrendiğimden beri aklımdan çıkmıyordu. Bunca zaman bir arada olan biz, artık ayrılıyorduk. Oysa her şey o kadar yolundaydı ki... Boşanmanın zeminini hazırlayan neydi çözemiyordum?
Hem annem hem de babam benimle ayrı ayrı konuşmuşlardı. İstediğim zaman yanımda olacaklarını ve her zaman arkadaş kalacaklarını söylüyorlardı.
Becerebilirler miydi, emin değildim. Ama deneyip görecektik. Babam ayrı eve taşınacak orada da odam olacaktı. Annemle birlikte yaşayacaktım. Emir eve dönmek istese de annem sırf babam gitti diye gelmesine sıcak bakmıyordu. Elbette "burası senin evin" vurgusunu da yapmayı ihmal etmemişti.
Bana gelecek olursak, iki gün boyunca okula gitmemiştim. Doğrusu sorumluluk sahibi olmak artık önemini yitirmişti. Hep böyle mi hissederim, bilmiyordum ama öncelik sıramda artık derslerim yoktu. Önce iyi hissetmeliydim. Göz torbalarım ağlamaktan şişmişti. Benim ağladığımı gördükçe annem de ağlamıştı.
Ona "ağlama" diyecek gücü kendimde bulabilsem diyecektim ama ortada gerçekten ağlanılması gereken bir durum var gibi geliyordu. Böyle bir yıkım söz konusuyken gülmek, eğlenmek daha garip gelirdi.
Ve evet annem ve babamın artık ayrı yaşayacakları düşüncesi benim icin yıkımdı, kayıptı.
Günler sonra okula döndüğümde Canan boynuma sıkı sıkıya sarıldı. Ona olayları mesaj yoluyla anlamıştım. Birine sözlü olarak anlatmak için hazır hissetmiyordum.
O her konuda fikri olan, hiçbir haberi kaçırmak istemeyen Canan tek kelime dememişti. Dostane bir ifadeyle bakarken sırtımı sıvazlamıştı. Elimden tutarak sınıfa girdiğimizde Furkan, Canan'ın arkasında beni görünce temkinli bir bakış atmıştı. Görmezden gelip sırama oturduğumda dakikalar sonra sırasına oturmuş arkasını dönmüştü.
"İyi misin?" Diye sorarken sesi endişeli çıkmıştı.
Bir an Canan'a dönüp bir şey bilip bilmediğini teyit etmek istedim. Canan anlamış olacak ki kaslarını hayır dercesine havaya kaldırdı.
"İyiyim." Diyebildim güçlükle. Bu soruyu cevaplamak istemiyordum.
Furkan her ne kadar iyi olsa da ona bunu paylaşacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi.
Dersler ve teneffüsler peşi sıra biterken kafam biraz olsun dağılmıştı. Canan teneffüslerde Egemen ile kantine iniyor, Furkan ise arkasını dönmese bile önümdeki sıradan ayrılmıyordu. Arada bir soru sormak için nedenler buluyor, iri vücuduna tezatlık oluşturacak biçimde komiklikler yapıyordu.
Aslında Furkan'ı seviyordum. İyi ve hoş biriydi. Kerim ve arkadaşlarının aksine daha düzgün bir profil çiziyordu. Ne var ki son zamanlarda Furkan ile sevgili sanılmak rahatsız edici olmuştu. Biraz da bu sebeple yakın olmak istememiştim sanırım.
Ona haksızlık ettiğimi düşünüp sırtına dokundum yavaşça. "Artık başkalarının düşüncesinin pek de önemi yok," diye geçirdim içimden biraz sonra yapacağım şeye karar verirken.
"Hava mı alsak biraz?" Dedim çekingen bir tonla.
Gerçekten hava almak istiyordum ve neden Furkan'ın arkadaşlığını kulaktan dolma sözlerle hiçe saysaydım ki?
Bunca zaman başka insanların-buna ailem de dahil- sözlerini önemseyerek yaşamıştım. Hayatımı şekillendirmiştim. Sonucunda insanlar bencil davranmaya devam etmişti. Hayat onlarındı ve diledikleri gibi yaşıyorlardı. Peki ya ben?
Furkan'ın gözlerindeki minik parıltılara karşılık hafifçe gülümsedim.
Aşağıya indiğimizde beni güldürmeye çalışan gardını indirmiş Furkan'ın yerini kendinden daha emin ama hâlâ tepkilerime duyarlı Furkan gelmişti sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...