-37-

12.9K 786 136
                                    


Dudaklarımın üzerinde parmaklarımı gezdirirken aynaya bakıyordum. Kerim ile öpüşmemizin ardından haftalar geçmişti ancak o anki hissi unutmam mümkün değildi. Ne yapıyordu acaba? Selin'in araması nedeniyle yalnızca bir defa aramıştı ve konuşmayı bile becerememiştik. Onun dışında benimle iletişime hiç geçmemişti. Düşünmemeye çalışsam da zoruma gidiyordu.

Tüm söyledikleri zihnimin içinde yankılanırken kalbim her defasında parçalarına ayrılıyordu. Hoş, Bora'nın doğum gününden sonra beni eve bırakırken söyledikleri ümit etmeme yetecek nitelikte cümlelerdi ama öyle olmadı. Havalara uçmadım, onu beklemeyi düşünmedim.

Kerim buydu. Tepki vermeyi beceremiyordu. Adım atmadığın sürece adım atmıyordu. Ben artık bunun için uğraşabileceğimden emin değildim. Evet, başlangıçta adım atmakta gocunmadım çünkü varlığımdan dahi haberdar değildi. Fakat beni tanıdıkça onun da bana gelmesi gerekirdi. Ne var ki Kerim "hep bana, yalnızca bana" diyordu göstermediği tepkileriyle.

Eminim bunun farkında değildi bile. Ancak çabalamaktan yorulmuştum. Beni görmesi, benimle olması için düşebildiğim kadar düşmüştüm.

Banyodan çıkıp salona geçtim. Pencereden dışarı baktığımda kar yağdığını görünce heyecanla pencere dibine ilerledim. Pencerenin birini açıp elimi dışarı uzattım kar tanelerinin elime düşmesi için. Biraz daha yağar, her yer kar olursa Emir'i arayıp benimle kartopu oynamasını rica edebilirdim.

Hava kararınca sokak lambaları yanmış, yağan kar ışığın kaynağından sonra oldukça belli oluyordu. Telefonumu çıkarıp bana Bora'yı hatırlatan o köşenin videosunu çektim. Sonra sosyal medya hesabıma "Rody-Bizden Olmaz" şarkısı eşliğinde yükledim. Şarkı sözleri sanki bana söyleniyor gibiydi. Dinledikçe kabullenebileceğimi düşünüyordum.

Sonra bir ara dışarı çıkıp karın altında ıslanmanın fikriyle doldu içim. Annem de henüz evde yokken yapabilirdim. Olabildiğince kalın giyinip çıktım. Yürürken akşam vakti dışarı çıkmayı sevdiğimi düşünüyordum. Daha özgür, daha rahat hatta daha esnek hissediyordum. Yalnızlığımı görmezden gelirsek her şey güzeldi.

Emir'i arayıp yanıma gelmesi için kısa bir süre darladım. Arkadaşları ile olduğu için gelemeyeceğini söylediğinde sinirlenmiştim. Telefonu kapattıktan sonra attığım hikayeye kimlerin baktığını kontrol ettim. Ardından takip ettiğim kimselerin hikayelerine bakarken Bora'nın bir şey paylaştığını görmüştüm. Sosyal biri olmasına rağmen hikaye kısmını pek kullandığı söylenemezdi.

O da karın yağışını farklı bir açıyla paylaşmıştı. Benim paylaştığım fotoğrafın aksine kamerası gökyüzüne bakıyordu. Kar taneleri ağır çekimde aşağı doğru inerken yüklediği şarkıyı fark ettim. İlyas Yalçıntaş - Olur Olur şarkısı çalarken fotoğrafın üstüne sözlerinden iki satır yazmıştı.

"Olur olur bana gel yine

Sakın sen kimseyi dinleme"

Anında kendi hikayeme baktım. Tema aynıydı ve hikayemi çoktan görmüştü. Tekrar Bora'nın hikayesine girdim. Bana mı öyle geliyordu, bu hikaye bana mıydı? Uyduruyor olamazdım değil mi? Benim hikayemden sonra atmıştı, neden?

Şarkıyı baştan sona açıp sözlerine dikkat ederek dinlemeye başlamıştım. Bir yandan da eğer bu hikayesi banaysa bu bir çağrı mıydı diye düşünüyordum. Oysa beni bir daha görmek istemediğini belirtmişti. Ah, aklımı karıştırmak bu çocuğun yaptığı en iyi şeydi.

Tüm bunlar bir yana artık onu istediğimde göremediğim için merak eder olmuştum. Onunlayken benden öncesini merak etmemiştim ama benden sonrası için garip biçimde merak duyuyordum.

MANOLYA - Bizden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin