Bora'nın dağılmış yüzüne bakarken kaşlarımı çattım.
"Bu işi fazla ciddiye almış olabilir misin?" dedim yalnızca ikimizin duyacağı bir tonda. Bu korumacı tavırları beni rahatsız ediyordu.
Becerebildiği kadarıyla omuz silkti. İlk defa mimiklerini kullanamıyordu. Bu haline gülmek istediysem de Kerim'in beklediği gerçeği kalbimi hoplatıyordu.
"Anlam arama Asu. Sırrımı saklayan birine elimden geleni yaparım." Dedi kendini beğenmiş bir tonda.
Duymazdan geldim. "Furkan seni iyi benzetmiş."
"Dua etsin ki ne hissettiğini anlıyorum. Yoksa bu kadar ucuz kurtulamazdı."
Gözlerimi deviremeden edemedim. Bir kez daha en iyisinin Kerim olduğunu düşünür olmuştum. Sevdiği biri vardı ve gördüğüm kadarıyla hiç de çetrefilli bir hayatı varmış gibi görünmüyordu. Hayattan beklentisi yok gibi takılıyordu, hepsi bu.
İç çekip kapıyı açtım. Kerim göz ucuyla bakıp önüne döndü, yürümeye başladı.
"Eve bırakmak zorunda değilsin." diyebildim yetişmeye çalışırken.
"Biliyorum."
Yüzüme bakmaması canımı sıkmıştı. Daha fazla bir şey dememeye karar verdim. Sonra omzunun üzerinden bakıp "Bora'yı incitme ihtimalin yüzde kaç?" dedi ciddiyetle.
Bu soru karşısında şaşırmıştım fakat belli etmemeye çalıştım. "10'u geçmez." Dedim bir çırpıda. Ki haklıydım. Bora'nın bana uğrattığı zararlar karşısında incitme ihtimalinin lafı bile olmamalıydı.
"Hazır cevapsın." Derken şaşırmış görünüyordu.
"Heyecanlı değilsem.." diye bir yalan çıktı dudaklarımdan. İç sesim ise "Beynim hala çalışıyorsa..." diye düzeltti yalanımı.
"Sevdim." Derken gözlerindeki minik ışıltı hoşuma gitmişti. Nedeninin ben olmam ise paha biçilemezdi.
Bir süre sonra aniden vücudunu çevirdi Kerim. Gözlerim fal taşı gibi açılırken donakaldım.
"Manolya mı? Orkide mı?"
"Hı?"
"Seç birini işte. Manolya mı, orkide mi?"
Birkaç saniye düşündüm. Aslında cevabım belliydi. Benim düşündüğüm bu bilginin onu neden ilgilendirdiğiydi.
"Manolya ama neden?" dedim merakla.
Bakışlarını benden kaçırdı, başımın üzerinden arkama bakar gibiydi.
"Bekle biraz," deyip yanımdan geçti hızla. Daha önce önünden defalarca geçtiğim çiçekçiye girdi. Dakikalar sonra elindeki beyaz manolya buketiyle çıkmıştı.
Buketten başını kaldırıp yüzüme baktı. "Klasik." Deyip göz kırptı.
Kaşlarımı kaldırıp elindeki çiçeklere baktım. "K-kime bunlar?"
"Bilmene gerek yok." deyip sırıttı.
Bana ilk kez gülümsemişti. Dişleri gözükmese bile muhteşem dudakları yana kıvrılmış, gözleri hafif de olsa kısılmıştı. Pürüzsüz yüzünde çizgiler oluşturan bu muntazam ifade ona ilk kez yakın olduğumu hissettirmişti. Sanki onu öyle yüceleştirmiştim ki bir Yunan heykeli kadar özenle yapılmıştı. Ancak basitçe gülümserken yüzünde oluşan ince çizgilerle benim gibi bir insan olduğunu idrak edebiliyordum. Ve bu durum beni mutlu etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA - Bizden Olmaz
Teen Fiction♡WATTYS 2021 GENÇ YETİŞKİN KATEGORİSİ KAZANANI♡ Okulundaki Kerim'e platonik aşık olan Asu, bir sabah okula geç kalır. Bahçede zilin çalmasını beklerken duymaması gereken bir konuşmayı dinler ve aşık olduğu Kerim'in yakın arkadaşı Bora için tehdit ol...