|winter|

224 48 34
                                    

Önce ince kollarını tutan beyaz önlüklü adamlara, sonra da karşısındaki kapının kirişine yaslanmış güneş gözlü çocuğa baktı.

"Bırak gülümsemeyi!"

Kendisini evden çıkarmaya çalışan adamlara direnmeye çalıştı Yoongi. Ne yazıktı ki sıska vücudu izin vermiyordu buna.

Çünkü Yoongi son zamanlarda; O'nun yediği kadar yiyordu.

"Bırakın, nolur bırakın. Günlüğüm-"

Kısa bir çığlık attı Yoongi, sanki yardımı dokunacakmış gibi. Günlüğü bıraktığı yerde değildi. O ise bakıyordu yalnızca, her zamanki gibi gülümseyerek izliyordu Yoongi'nin kan dolmuş gözlerini.

Zorla sokulduğu arabadan buğulu gözlerle evine baktı Yoongi. Saat akşam yediydi. O zaten birazdan kapıdan çıkacak, sokak lambalarının arasından seri adımlarla uzaklaşacaktı.

Bir gün kendisini evine davet etmesini umuyordu Yoongi. Nerede yaşadığını merak ediyordu,

ya da yaşayıp yaşamadığını.

Fakat şu an, anlamlandıramıyordu neler olduğunu. Boş bakışlarını arabada dolaştırdı. Hayır, bu bir araba değildi.

Yoongi bir ambulanstaydı, yalnızdı, ve üşüyordu.

Bu adamlar kimdi? Yanlışlıkla ambulansı aramış olabileceğini düşündü, ama Yoongi o kadar yalnızdı ki bir cep telefonu bile yoktu.

"Neden.." diyecek oldu ama güzel gülüşlü bir adam durdurdu onu. O'nun kadar güzel gülmüyordu, Yoongi'yi ısıtmaya yetmemişti ama dinledi Yoongi. Sanki başka seçeneği varmış gibi.

"Merhaba Yoongi, ben Kim Namjoon. Önümüzdeki birkaç ay sana ben eşlik edeceğim. Sıkça görüşeceğiz yani."

Yoongi, kararan bakışlarıyla kıpırdandı. Polisi arasa ne olurdu? Nereye gidiyordu? Soracak çok şeyi vardı ama Yoongi yalnızca O'nu düşünüyordu.

"Anlamıyorsunuz, evde kalmak zorundayım."

"Neden?" Konuştukça belirginleşen gamzelerini izledi Namjoon'un.

"O, beni evde bulamazsa," Burnunu çekti Yoongi. Günlüğü bir başkasının elindeyken rahatsız hissediyordu. Yalnızca O'na yazılmış sayfalara, yalnızca o dokunsun istiyordu."üzülür."

En azından, bir gün dokunmasını istiyordu.

"Kim, bay Min?"

Bu soru karşısında neden afalladığını anlamlandıramadı Yoongi. Sahi, O'nun bir ismi var mıydı? O'nu nasıl tanıtacağını bilemedi bir an. Ne adını biliyordu, ne sanını.

Yalnızca O'nun ne zaman geleceğini bilirdi Yoongi. Bir de ne zaman gideceğini.

Yedi senedir evine alıyordu onu, neden sormamıştı hiç? Neden merak etmemişti kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini?

Gerek duymamıştı Yoongi. Hissettirdikleri o kadar tanıdıktı ki, bir yabancı olarak görememişti O'nu. Geldiği ilk günden, on dakika öncesine kadar hep gülümsemişti Yoongi'ye; bir başkasının gülümsemediği, gülümseyemeyeceği gibi.

Kısaca, "O," dedi. "aşık olduğum kişi."

when winter passes, |sope|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin