2.1

2.1K 242 182
                                    

Kuroken taginde 3.olmuşuz hepinize çok teşekkür ederim ağlatacaksınız beni



kurocks27
kenma
kaç aydır sevgiliyiz hala güzel bir yerde yemek yemedik
çabuk hazırlan seni güzel bir restorana götürüyorum
çabukkkk

knyanma
durduk yere nasıl aklına geliyor böyle şeyler

kurocks27
her şeyin iyisini hak ediyorsun

knyanma
sana sahibim
bu yeterli

kurocks27
tamam boş edebiyat yapma
hazırlan
ama çok da güzel olma
bakan falan olursa
dövüşürüm onlarla

knyanma
ahduwhıdwjskajJSKDMWPDÖQOW
tamam
hazırlanıyorum 💜

kurocks27
1 saat içinde gelirim çokk az bi işim var

knyanma
tamamdırrrrr

Kenma mesajı attıktan sonra dolabına yöneldi, ne giyeceğini seçmesi gerekiyordu ama bu hiç kolay değildi.

Biraz oyalandı fakat hala giysisini seçememişti bu yüzden en yakın arkadaşından yardım almaya karar verdi.

Hinata telefonu saniyesinde açtı ve güneşi kıskandıracak kadar sıcak bir gülüş sundu.

"Hey Kenma! Yüzünü özlemişim resmen."

"Yanıma gelmiyorsun ki lanet insan."

"Son zamanlarda meşgulüm, özür dilerim." arkadan gelen sesler Kenma'yı tedirgin etmişti, Hinata bu saatlerde kimseyle görüşmezdi.

"Shoyo, eğer kaçırıldıysan gözünü kırp." Kenma ekrana yaklaşıp fısıldadı.

Hinata oldukça sesli bir kahkaha attı.

"Hayır salak, Kageyama var yanımda yarınki ders için not çıkarıyoruz." ardından kamerayı Kageyama'ya doğru tuttu, Kageyama hafifçe başını sallayıp Kenma'ya selam verdi.

"Shoyo, şimdi sana birkaç kıyafet göstereceğim içlerinden seç tamam mı? Kuroo'yla yemeğe gideceğiz ama ne giymem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok."

Kenma'nın tüm kıyafetlerini ezbere bilen Hinata, yine de arkadaşının gösterdiği parçaları ilgiyle izledi ve onun için kombin yaptı.

Takması gereken takıları, yapması gereken saç modelini de söyledikten sonra daha fazla konuşamayacağını söyleyip aramayı sonlandırmıştı.

Ya gerçekten ders çalışıyordu, ya da Kageyama'yla geçirdiği zamanı doya doya yaşamaya çalışıyordu.

Kenma hazırlanıp salonlarındaki koltuğa oturdu, Kuroo'yu beklerken etrafı incelemeye başladı.

Etrafına bakındıkça içindeki huzursuzluk arttı ve kalkıp etrafı toparlamaya başladı. Battaniyeyi katladı, kanepenin altını süpürdü, halıyı silkeledi ve bir kere daha battaniyeyi katladı.

Kuroo sonunda gelmişti ve Kenma'yı arayıp rezervasyona geç kaldıklarını, Kenma'nın hemen gelmesi gerektiğini söyleyip telefonu kapattı.

Kenma evden çıktı ama ocağı açık bırakıp bırakmadığını hatırlayamadı, eve girdi ve ocağın kapalı olduğunu gördü.

Kenma evden çıktı ama perdeleri kapatıp kapatmadığını hatırlayamadı, eve girdi ve perdeleri bir kere daha kapattı.

Kenma'nın kafasındaki sesler susmak bilmiyordu, eve girip çıkmaktan usanmıştı ama hala bir şeylerin ters olduğunu düşünüp eve girmeye devam ediyordu.

En sonunda dayanamadı ve Kuroo'yu aradı. Telefon 3 kere çaldı, ama açan olmamıştı.

Kenma Kuroo'yu bir kere daha aradı, telefon 3 kere çaldı ve yine telefonu açan biri olmamıştı.

Kenma düşüncelerinden kapının tıklatılmasıyla sıyrıldı, ağır adımlarla kapıya gitti ve kapıyı açtı.

Kuroo karşısında hüngür hüngür ağlayan sevgilisini beklemiyordu, uzun süre aşağıya gelmeyince meraklanıp eve çıkmaya karar vermişti.

Kenma sarsıla sarsıla ağlıyordu ve Kuroo bu manzaraya daha fazla dayanamazdı, Kenma'yı kendisine çekip sıkıca sarıldı.

"Her şey iyi olacak, minik şeftalim." Kenma'nın yüzüne baktı ve küçük burnuna bir buse kondurdu.

Daha sonra yanağına,

Daha sonra alnına,

Daha sonra dudaklarına.

Kenma ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedi, Kuroo kadar düşünceli bir insanı arasa bile bulamayabilirdi.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin, yoksa kendi kendine mi çözeceksin?"

"İyiyim, sonra konuşalım olur mu? Yemeğimize geç kalmayalım."

"Kenma, gitmek zorunda değiliz. İstersen evde dinleniriz."

"Ama o kadar yer ayırttın..."

"Önemli değil, önemli olan tek şey sensin. Şimdi git pijamalarını giy, ben de aşağıdaki büfeden yemek söyleyeyim. Sonra yemeğimizi yer battaniyenin altında pinekleriz. Olur mu?"

"Seninle olan her şeye varım."

Dedikleri gibi yaptılar, Kenma Kuroo'yla konuşmak yerine yemeğini renklerine göre ayırdı. Ama Kuroo bunu sevdi, tıpkı 12 kere veda etmesi gibi.

"Bizim eve geldiğinde açtığın filmin devamını izleyelim mi?" Kenma'nın yeniden gözleri doldu, aslında bu kadar ağlak bir insan değildi ama yanında Kuroo olunca hep ağlamak istiyordu.

Evden çıkmadan önce yaşadığı kriz aklının ucundan bile geçmiyordu, şu an düşünebildiği tek şey Kuroo'nun yanağına düşen kirpiğiydi.

Film bitene kadar yeri geldi konuştular, yeri geldi şakalaştılar ve yeri geldi üzüldüler. Ama değişmeyen tek bir duygu vardı; birbirlerine olan sevgileri.

Kenma'nın uykusu gelmişti ve Kuroo aldığı hediyeyi vermek istedi.

"Sana biraz işim var demiştim ya, aslında sana ufak bir hediye aldım."

Kenma'nın birden uykusu açıldı, hediyeleri çok severdi.

Onun için bir hediyenin maliyeti önemli değildi, hissettirdikleri fiyatından çok daha önemliydi.

Kuroo kanepeden kalktı ve montunu astığı askıya yürüdü ardından da montunun cebinden mor renkli bir kutu çıkardı. Kutuyu avcuyla sıkıp salona geri geldi.

"Alsın da çok pahalı bir şey değil, hatta belki beğenmeyebilirsin ama-" sözünü kesen şey Kenma'nın ona kızmasıydı.

"Yanımda olduğun için her gün şükürler ediyorum, yoldan bir dal parçası alıp getirsen bile beğenirim. Ne saçmalıyorsun sen?" Kenma Kuroo'yu cesaretlendirmişti ve Kuroo aniden mor kutuyu açtı.

Kutuda bir bileklik vardı, bilekliğe takılı bir tane çamaşır suyu ve bir tane de süpürge charmı vardı. (y.n: burayı nasıl betimlerim bilemedim 5 kere falan yazıp sildim charm ne merak ediyorsanız Google'a pandora charm yazın çıkar sanırım.)

Bu Kenma'nın aldığı en komik ve en güzel hediyeydi.

"Teşekkür ederim." Kenma Kuroo'nun dudaklarını öpmeden önce söyledi.

"Bugün beraber mi uyusak?" Kuroo arsızca gülümsedi.

"Ama sadece uyuyacağız. Tamam mı?"
Kuroo başıyla onayladı.

Ama ikisi de biliyordu ki sadece uyumayacaklardı.





























d¡rty  ¬kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin