İ k i

237 42 30
                                    

Medya: Asel Mahizar

Acıların mahkum edildiği bu diyarda birbirinizi bulmanız dileği ile...

•••

Asel: Merhaba, herhalde bir yanlış anlaşılma oldu.
(8:21)

Asel: Başka bir balerine ait olmalı bu mesajlar. (8:21)

Asel: Bu fazla anlam dolu mesajların sahibi ben olamam çünkü... (8:23)

Yutkundum, o mesajların ban ait olma ihtimali bile garip bir hisse sebep olmuştu. Böyle güzel duygularla kimse bana yaklaşmazdı, yaklaşmamalıydı. Derin nefesler ile ciğerlerimi süsleyip, siyah örtünün altına sakladığım çıplak ayaklarımı yataktan sarkıttım.

Dün geceki antrenmanlar beni çok yormuş ve okuldan ayrılır ayrılmaz uykunun kollarına bırakmıştım kendimi. Dün gece gelen bu mesajlarında görmemiştim haliyle. Güne ise kayıtlı olmayan bu numaradan gelen mesajlar ile başlamak tüm enerjimi söküp almıştı.

Kayıtlı olmayan numaradan gelen mesajlar adlandırmağım şekilde içimi burkmuştu. Böyle güzel duygular ile birinin bana yaklaşıyor olması çok yanlış olurdu. Annesini yara görmüş biriydim.
Annemi geride bıraktığı fotoğraftan tanıyıp büyüyen yaralı bir kızdım. Kocasını ve kızını terk eden bir anne ne kadar da hoş.

Tuvalete gidip günlük rutinlerimi hallettikten sonra aşağıya indiğimde babamın evde olup olmadığını anlamam uzun sürmemişti. Geceyi büyük ihtimalle o çok sevdiği işinin başında geçirmişti. Babam fazlası ile işine düşkün bir adamdı, geceleri eve gelmiyor oluşu eskisi kadar garipsediğim bir durum değildi artık.

Mutfağa indiğimde dolaptan çıkardığım malzemeler ile kendime sandviç yapıp zor da olsa hepsini bitirmiştim.
Odama çıktığımda, üzerimi bir çırpıda giyinmiştim. Bir an önce şu lanet günün bitmesini istiyordum.

Komodinin üzerine bıraktığım telefonu elime alıp deri ceketimin cebine atıp odamdan çıktım.

Son ses açtığım müzik sesini kısıp, Hamra'nın geldiğimi anlaması için kornaya bastım bir kaç kez. "Hatun geldim, öttürme şu sarı kaplumbağayı." Homurdanmam ile sırıtıp ön koltuğa yerleşti. Arabama laf edip beni sinir etmekten hoşlanan huysuz bir kızıl kafa idi kendisi.
"Bir daha arabama laf edersen seni evinden almam kızılcık."
Elinde tuttuğu çikolatalı sütü bana uzatması ile yumuşayıp arabayı çalıştırdım. "Böyle de tehtit etmesin ama." Ona olabildiğince en seksi bakışımı atıp tüm dikkatimi yola verdim.

"On beş dakikalık kısa yolda bile nasıl uyuyorsun anlamış değilim." Hamra gözleri avuşturup, paytak adımlar ile yanıma geldi. "Uyku bu uyku, şakaya gelmez." Koluma girdiği an ona eşlik edip yürümeye başladım.

Uyku zaaflarında biriydi, her an her yerde uyuyabilecek bir potansiyele sahipti kendisi. Bahçeye girmemiz ile bir kaç kişinin bize doğru baktığını görsem de pek aldırmadan devam ettim. Okul kapısına yaslanmış, yanındaki kızlar ile derin bir sohbet içerisinde olan Poyraz'ı görmem ile el salladım ona. Yanlarındaki kızlara flörtüz bir bakış attıktan sonra yanımıza doğru geldi. "Sabahın köründe bile kız peşindesin sevgili kuzenim." Hamra ve Poyraz anladığınız üzere kuzen idi.

Yanağımdan makas alması ile kötü bakışlarıma maruz kalsa da konuşmaktan geri kalmadı. "Sana da günaydın kızıl kafa." Onların her zaman ki halleri olduğu için bu duruma fazla takılmayıp sınıfa girdim.

Çantamı sıraya bıraktığımda telefonumdan gelen bildirim sesi ile cebime attığım telefonu çıkarttım. Bir kaç uygulamadan gelen bildirimleri es geçtim. Sabah cevap verdiğim kayıtlı olmayan numaradan gelen mesajları görmem ile hızla whatsApp girdim.

0542*******: Yüreğimi güzel çehresi ile tutuşturan küçük kadınıma bu mesajlar. (9:40)

0542*******: Hayır güzelim, bu mesajlar doğru kişiye ulaştı. (9:41)

0542*******: Senin değiminle bu güzel sözleri hak eden balerinime ait. Sana ait Asel Mahizar.
(9:41)

0542*******: Birisinin sana bu denli duygular ile yaklaşmasına bile ihtimal vermiyorsun balerinim.
(9:42)

0542*******: İnandıracağım sana güzel olan, hak ettiğin tüm gerçekleri. (9:43)

Derin bir nefes alıp, titreyen parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirdim ne yazacağımı bilmeden.

Asel: Böyle güzel duygular dalga geçilmeyi hak etmiyor. Beni ne düşündüğüme kadar tanıyorsan şuan sinirlendiğimi de bilmeni isterim. Her kimsen kes şunu lütfen. (9:12)

Telefonu sıranın üzerine bırakacağım sırada gönderdiğim mesajın anında iki tık olması daha da şaşırmama sebep oldu.

0542*******: Çevrimiçi...

0542*******: Yazıyor...

0542*******: Balerinim, bu adamın sana karşı tüm duyguları kalbin kadar saf ve temiz. (9:12)

0542*******: Aşkını sevip okşayan bu adamın tek gerçeği sensin güzelim. (9:13)

0542*******: Sen bu aşkı, kabul edene kadar yüreğimin en güzel yerinde hazine gibi saklayacağım.
(9:13)

0542*******: Yüzünü gölgeleyen o kirpiklerin tek tek sayılmayı hak edecek kadar gerçek.
(9:14)

0542*******: O ihtimal vermediğin duvarlarını, sevgimle bir bir yıkıp inandıracağım sana. (9:15)

0542*******: Bir armağan gibi, en derinlerde seni ve sevgimi saklayacağım İnci tanesi.
(9:16)

0542*******: İnancını kaybetmiş duygularına, sana iyi gelememe şans tanı balerinim.
(9:16)

0542*******: Ruhun yaralarla bezenmiş olsa da küçüğüm, ruhuna dokunup saracağım seni en çok acıttıkları yerden.
(9:17)

0542*******: Bilmeni isterim ki bu adamın her sözü bir yemindir. (9:18)

Boğazıma düğüm etkisi bırakan cümleleri kaç kez okudum bilmiyordum. Belki ezberlemiş bile olabilirdim.
Bu mesajların sahibi bendim. Evet ben!
En şaşırdığım kısım buydu zaten. Klavyenin üzerinde titreyen parmaklarım sıranın üzerine düştü.

Asel: Çevrimiçi...

Asel: Çevrimdışı...

Hızla telefonu kapatıp, ters çevirip sıranın üzerine bıraktım. Ben bu güzel duyguları hak edecek doğru kişi değildim. Böyle güzel, anlamlı cümlelere nasıl cevap verilirdi bilmiyordum bile. Ruhumu sevgisiyle karalayan bu adamı bulmak derdinin ne olduğunu bir an önce öğrenmek dışında istediğim bir şey yoktu.

Ruhum, darmadağınık çevremdeki insanlar tarafından birleştirilmeye çalışılan bir bütün misali idi. Ruhumun yaralar ile bezenmiş olduğunu bilecek kadar biliyordu beni. Bu düşünce damarlarımda süzülen kanın hızını bile artırırken bir yandan da deli gibi korkutuyordu.

Biri beni bu denli güzel sevebilir miydi?

Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım. Meraklı gözleri ile beni izleyen kızıl kafa ile karşılaşmam bir oldu. "Hemen anlatıyorsun, bu kadar içten gülmene sebep olan şeyi." Ben gülüyor muydum? Hah öyleymiş.

"Bir şey yok kızılcık." Gözlerini devirip yanıma yerleşti. Beni bu kadar iyi tanıması sinirlerimi bozmuyor değildi. "Sence ben yer miyim?" Elbette ki yemezsin. Sabah arabada verdiği çikolatalı sütü pipet ile delip derin bir yudum aldım.

"Hemen anlatmaya başlasan iyi olur." Bu kızdan kaçışım olmayacağı kesindi. Derin bir nefes aldım. Dün gece gelen mesajlardan, kayıtlı olamayan numaradan bahsettim.
Bir süre daha başımın etini yemişti. Ardı, ardına gelen soruları bitmek bilmemişti. Ama bu gizem hoşuna gitmiş gibiydi.

Bir süre sonra ikimiz de derin bir sessizliğe gömüldük. Ve o an irislerim sıranın üzerinde gelen mesajlardan dolayı titreyen telefonuma düştü.

•••

ELİF REİSOĞLU
16.02

D İ P | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin