O n

72 13 35
                                    

Selam aşkolar (:

Uzun bir süredir yoktum. Bir hayli uzun hatta. Vakit buldukça geri dönüş yapmaya çalışmayacağım artık. Bizi unutanların olduğunu bile düşünüyorum bu yüzden diğer bölümlere göz atmanızı tavsiye ederim.

Kendinize çok iyi bakın, kısa sürede tekrar görüşmek üzere inşallah.

•••

Elimde tuttuğum fındıklı kahveye dikkat ederek kantinin kapısından dışarı çıktım. Gözlerimi bahçede gezdirip Hamra ve Poyraz'ın nerede olduğunu bulmaya çalıştım.

Seksen dakikalık dersin sonunda kendimizi dışarıya atmıştık. Bahçeye inmeden önce tuvalete uğramıştım. Bu yüzden Hamra ve Poyraz'ın yanından ayrılmıştım. Bahçede buluşmayı sözleşerek.

Karton bardağı daha sıkı tuttup derin bir yudum aldım.
Parmaklarıma vuran sıcaklığı yok sayarak ilerlemeye başladım. Her zaman oturduğumuz çardakta olmalıydılar. Bir kaç adım daha atmamla biriyle çarpışmam bir oldu.

Beyaz tişörtümün acık bıraktığı yerlerde ıslaklık hissettim. Karnıma ve bileğime kahve dökülmüştü. Kahvenin sıcak olması acıyla inlememe sebep olmuştu. Bunun üzerine ağzıma gelen küfürü yutup bağırdım adeta.
"Hass... Yandım anam yandım!"

Tam kafamı kaldırıp kimle çarpıştığıma bakacaktım ki şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı kapamam bir oldu.
İnce uzun parmaklarıyla, karnımı yavaşça siliyor bir yandan da üflüyordu. Elini çekeceğini sanarken kahveye bulaşmış elini üstüne sildi. Ardından elini karnıma tekrarda bastırdı. Elinin buz gibi olması ürpermeme sebep olsa da dudaklarım mıhlanmış gibi kalmıştı. Karnımın sıcaklığı onun soğuk eli ile örtülmüştü.

Soğuk ve sıcağın uyumu içimin titremesine sebep oldu. Gözlerimi kırpıştırıp hala karnımda olan elin sahibine baktım. İrislerimin tekrardan şaşkınlıkla aralanmasına sebep oldu bu suretin, yüzü karnıma doğru eğikti. Yüzüne dağılan saç tutamları onu görmeme engeldi. Kafasını kaldırması ile merakım sona erdi. Zifir gözlerinde gördüğüm bu ifade endişe kırıntısı mıydı?

Evet, evet. Karşımda ki tamda tahmin ettiğiniz kişiydi.

Adal Favsala.

"Siktir! Kızım niye önüne bakmıyorsun?"
Ben hala ise göbeğimdeki eline bakıyordum. Şaşkın, şaşkın hemde.
Benim için endişelenmiş miydi? Ama bu çok saçma olurdu.

Dudaklarım mıhlanmış gibi kapanmıştı. Sanki dilim lal olmuşta konuşamıyordum. Benim bakışlarımı takip etti. Gözleri saniyelik parlar gibi oldu.
Şuan nasıl bir halde olduğunu bilmiyordum. Adal'a nasıl baktığımı bilmiyordum.

Kendine gelerek yüzümde meydana gelen sırıtışı sildim. Ani duygu değişimiyle kendimize gelmiş gibi sirkelendik.

Etkilenmem saçma olurdu sonuçta.

"Pa-pardon görmedim seni." Hadi canım kekelemekte neyin nesiydi? Dengelerim bozulmuştu resmen. Altı üstü karnıma dokunmuştu abartmaya gerek yoktu.

He canım, he he.

Mavi irislerim dudaklarının yanına saklanmış çukur parçalarında durdu. Bu çocuk gülmemeliydi.
Çünkü deri ve kemikten oluşan kalbimin bunu kaldırabileceğine pek emin değildim.

D İ P | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin