.8. | Hayran

2.1K 238 324
                                    

Kapının önünde ki polis arabalarından yükselen siren sesleri beynimin içinde yankılanıyor, ağrımaya yüz tutmuş migrenim ise gün yüzüne çıkmaya başlıyordu.

Olanları idark edemiyordum.

Her gün yaş dökmekten gözlerim kurumuş olacak ki şuan ağlayamıyordum bile. Öylece salonun ortasında dikilmiş karşımda ki yabancıya bakıyordum.

Kesinlikle her şeyden kurtulmuş gibi hissetmiyorum ya da hissedemiyordum. Hislerimi kaybetmiş gibiydim. Evet, tam olarak hislerimi kaybetmiştim.

Siren sesleri birer birer uzaklaşırken yabancı bana kapı pervazından seslenmişti. "Orada öyle dikilmeye devam mı edeceksin?"

Kendime gelmek için kafamı salladım. "Ne yapmam gerekiyor, şu durumda?" Kıkırdadı bu sefer. "Benimle karakola gelmen gerekiyor, tabii ayakların çivili falan değilse." Kurumuş dudaklarımı ıslattım ve onayladım onu.

Daha fazla dikildiğim yerde durmadım ve yabancıyle beraber dışarı çıktım. "Yanına telefonunu ya da başka bir şeyini almayacak mısın, seni merak edenler olacaktır?" Dedi elinde ki araba anahtarını çevirirken. "Telefonum yok." Diye hazır bir cevap verdim ve açtığı arabanın kapısından içeri girdim.

"O hâlde gidelim." O da yanıma şoför koktuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. İkimiz de tek kelime etmiyorduk. Kafamın içinde binlerce soru işareti olsa dahî susuyordum.

Taehyung'ın yakalanmasıyla yabancının ne alakasının olduğu ise binlerce sorunun arasından sadece biriydi.

"Merak etmiyor musun?" Diye konuştu önümüzde ki virajı dönerken. "Neyi?" Kafasını saniyelik olarak bana çevirdi ve daha sonra yola bakmaya devam etti. "Olanları, benim olanlarla alakamı veya kim olduğumu?"

Omzumu siktim umursamazca geçtiğimiz yolu incelerken. "Bu söylediklerini bilmem neyi değiştirecek ki? İfademi vereceğim ardından eve gideceğim ve akşam bir bakmışım Taehyung eve gelmiş. Her şeyin böyle olacağını ikimizde çok iyi biliyoruz sonuçta. Bu yüzden boş yere ağzımızı yormaya hiç gerek yok."

Ne kadar uzun konuştuğumu cümlem bittiğinde fark etmiştim ve sanırım yabancı benim bir geveze olduğumu falan düşünmeye başlamıştı. Bunu başka bir zaman yaşasaydım belki çok utanır rezil olduğum için yüzüne bakamazdım ama şuan öyle bir durumun içindeydim ki bunları bile yapamıyordum.

"Bu düşündüğün gibi bir durum değil, ifadesini alıp salamazlar."

"Hayır." Diye atladım yabancının konuşmasını bölerek. "Hayır, salarlar. İnsanlar para için her şeyi yapar ve Taehyung'ın onlara biraz para koklatması yeterli olur. Polisler bile parayı bulunca onun yaptığı her şeyi boşverirler." Sinir ve hüzünün bir araya geldiği bir duygu patlaması yaşıyor olmalıydım ki bu kadar hararetli konuşuyordum.

Yabancının gerilen suratına baktım ve derin bir nefes verdim. "Her şey bu kadar kolay değil. O Taehyung denen şerefsiz dersini alana kadar onu süründüreceğim, gerekirse ömür boyu ona cezasını vereceğim." Dedi yabancı dişleri arasından. "Elimden kurtulması imkansız."

"Taehyung'ı tanıyor musun? Onun düşmanı falan mısın sen?" Dedim. Yabancı ise söylediklerime siniri bozulmuşçasına güldü. "Düşmanı falan değilim, her şeyi karakolda sana anlatacağım. Biraz sabret."

keep quiet, rosékookWhere stories live. Discover now