on iki

3.7K 361 33
                                    

*Bir önceki bölümün oy sayısının artması dileğiyle* *Pazartesi sınavlarım başlıyor, lütfen beni sevindirin*

"Banka falan soymalıyız."

Harry uykulu gözlerle saate baktı ve telefona konuştu, "Emelia, saat sabahın ikisi."

"Hey, Robbers'ı dinlemeliyiz,"

"Robbers da ne?" Harry yataktan kalktı. Emelia'nın bir macera yaşamak istediğini biliyordu çünkü onun bu hallerine alışmıştı.

"1975 grubunun bir şarkısı, tanrım bunu kesinlikle dinlemelisin."

"Emelia, beni aramanın nedeni bu mu yani?"

"Bir macera yaşamak için Harry."

"Ve sabahın ikisinde ne macerası yaşamak istiyorsun?"

"Sadece bu evden gitmek istiyorum, burası çok bunaltıcı."

"Neden?"

"Önemi yok, beni almaya gelecek misin?"

"Ben senin özel şoförün değilim."

"Harry."

"Sorunun ne olduğunu söyleyecek misin?"

"Bir sorun yok," Emelia aynı sesle cevap verdi ama bu onun sesi gibi değildi.

Harry içini çekti. "On dakika içinde orada olurum."

"Teşekkürler, tanrım."

Emelia on dakika olayına pek inanmamıştı ama Harry tam zamanında evlerine varmıştı. Olabildiğince sessiz bir şekilde arabayı garaj yoluna park etti. Onu aradı ve Emelia siyahlar içinde evden koşarak geldi. Aslında üstü bordo rengiydi ve altında siyah dar pantolonlarla siyah ayakkabılar vardı ve yüzünde de büyük bir gülümseme.

"Baştan söyleyeyim, bir banka soymuyoruz," Harry onun kıyafetlerine bakarak konuştu.

"Bu benim her zamanki giyimim," Emelia gülümsedi. "Ve şarkıyı dinledin mi?"

"Hayır, güvenli bir macera konusunda düşünmekle oldukça meşguldum."

Harry İngiltere'ye döndüğünde,Emelia'ya beraber maceralar yaşayacaklarına dair söz vermişti ve o da şu anda bütün fırsatları değerlendiriyor olsa gerekti.

"Yeşillik bir alan ya da park gibi bir yere gidelim," Emelia kapanan gözlerini açık tutmaya çalışarak konuştu.

"Uykun mu var senin?" Harry ilgili bir şekilde sordu.

"Hayır, sadece oldukça başım ağrıyor," Emelia şakaklarını ovarak konuşuyordu..

"Neden?" İleride ıssız bir park vardı ve Harry direksiyonu oraya doğru sola kırdı.

"Annemin fırın işleri pek iyi gitmedi," Emelia başını tutarak konuştu. Harry başını salladı ve torpido gözünü açtı. Elini birkaç parça kağıt ve makbuz yığınının içinde gezdirdikten sonra ağrı kesiciyi buldu ve ona uzattı.

"İşte burada bebeğim, al bunu," "bebeğim" kısmı pek planladığı bir şey değildi, sadece ağzından kaçmıştı ama sonuçta saat sabahın ikisiydi ve ikiside buna dikkat edemeyecek kadar bitkin gözüküyorlardı.

Emelia endişelenmeden ağrı kesiciyi aldı, "Su?" Harry acil durumlar için bir kutu su almıştı ve bu seferki acil bir durumdu.Arka koltuktaki suyu aldı ve ona uzattı.

Claire biraz duygusal bir aşçıydı. Yemeğiyle alakalı bir şeyler yanlış gittiğinde, hemen moreli alt üst oluyordu. Harry bunu nereden hatırladığını düşününce aklına şu geldi, bir gün Claire cupcakeler yapmıştı ve onlardan birkaçı tuhaf sebeplerden dolayı yanmıştı ve o da çok üzülüp ağlamaya başlamıştı. Tabi ki Emelia o zaman beş yaşındaydı ve yanmış cupcakelerden birine uzanıp gülmüştü. Claire ise onun elinden bir hızla alıp çöpe attığında Emelia bir daha asla cupcake yemek istememişti.

"Ne yanlış gitti peki?" diye sordu Harry.

Emelia gözlerini sıkarak kapattı, "Her şey,"

Harry daha fazla bir şey sormak istemedi, bunun yerine arabadan çıkmasına yardımcı oldu ve ikiside boş birer salıncağa oturdular. Gökyüzünde çok fazla yıldız yoktu, olanlar ise siyah gökyüzünde ayla birlikte muhteşem bir şekilde parlıyorlardı.

Harry ona yavaşça bakıyor, arada kafasını gökyüzüne çeviriyordu. Bir an aklından neler geçirdiğini merak etti, neler düşündüğünü, onu aslında neyin bu kadar üzdüğünü.

"Harry, aşkı tanımlasana," Emelia ona bakarak konuştu.

"Ne?"

"Herkes bunun hakkında konuşup duruyor ve ben de senin ne düşündüğünü merak ettim."

Aşk nedir? Harry ona baktı, gerçekten dikkatli bir şekilde baktı bu sefer. Onun dağılmış saçlarına, yüzüne ve oturuşuna baktı. Ve bir anda gözüne çok küçük gözüktü. Bu O'ydu. Lanet olsun ki bu O'ydu.

"Aşkın değişik türleri vardır,"

"Onlardan bahset o zaman," diye fısıldadı Emelia, sesi biraz çatlamıştı.

"Şey, sanırım birincisi, bir fikir dahilinde birine aşık olmaktır. Bu insan tam olarak senin aşık olmadığın kişi bile olabilir, ama sen bu aşka takıntılı olduğun zaman, olmayan şeylerden bir şeyler yaratmaya çalışırsın. Bu insana hiçbir zaman gerçekten aşık olmazsın, senin aşık olduğun şey zihninde yarattığın figürlerdir. Onu her sabah görme fikrini seversin, aslında aşık olma fikrini seversin." Harry abuk sabuk konuşmaya başlamıştı ama kendini durduramıyordu.

"Sen ne çeşit bir aşk istersin?" diye sordu Emelia.

Sen ne istersen. "Sevdiğim kişinin ne durumda olursa olsun ne yapacağını bildiğim ve sabah uyandığımda bile yanında rahat edebileceğim bir aşk isterdim."

Emelia başını salladı. "Peki kalpler hakkında ne düşünüyorsun?"

Harry gülümsedi, "Birçok insan farklı kalplere sahipler, dikkat etmen gerekenler ise kağıttan yapılmış ve kırılgan kalplerdir. Bu kalpler hasara neden olabilir ve ortada kanlı bir karışıklık bırakabilir. Seni biraz derinden kesebilirler, evet, ve bunlar kalbini en çok acıtanlardır."

Emelia, sanki acı çekiyormuş gibi gözlerini kapadı. Ellerini yumruk yapmıştı. Bu büyük kötü dünyada, çok korunmasız gibi görünüyordu.

"Kağıttan kalpler kanamazlar-- hayır onlar kendileri için başkalarını kanatırlar."

French Braids  [Türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin