yirmi dokuz

2.7K 254 16
                                    


*Kısa bir bölüm olduğu için bir hafta dolmadan yayınladım, have a nice day guyzz


"Bana kız arkadaşın olmamı nasıl sorduğunu hatırlıyorsun değil mi?" diye sordu Emelia ve su dolu şişeyi havaya atıp tekrar yakaladı.

"Evet ve beni nasıl geri çevirdiğini de hatırlıyorum," dedi Harry, beraber battaniyenin altında uzanıyorlardı.

Ve damarlarımdaki içkiden başka hiçbir şey hissedemediğimi de hatırlıyorum. Bana 'seni seviyorum' diyene kadar tam olarak ne hissetmem gerektiğini bilmediğimi de hatırlıyorum. Ve benim için ne kadar şey ifade ettiğini ise, hala hatırlıyorum.

Saat gece iki buçuktu ve Emelia -Harry'nin sayısız ısrarından sonra- onun evinde kalmaya karar vermişti. Emelia yerde uzanmak istediğini söyleyince, Harry bunun pek iyi bir fikir olmadığını söylemiş ama daha sonra ikisi için bir battaniye getirip yanına uzanmıştı.

"Başta hayır dedim çünkü-" diye başladı Emelia, "-çünkü hazır olup olmadığım konusunda emin değildim. Ve sen bana sorduğundan beri, gerçekten beraber olabilir miyiz diye düşünüyorum."

Harry onun bu söylediklerinin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmiyordu. Konuşma devam ettikçe bundan hoşlanmamaya başladı. Hatta bir ara elleriyle kulaklarını kapatıp bu konuşma olmuyormuş gibi yapmayı bile düşündü.

"Peki bu iki haftada ne sonuca vardın?" diye sordu Harry kanalı değiştirirken.

"Beraber iyi bir çift olabileceğimiz sonucuna vardım." Emelia gülümsedi. "Ama gerçek şu ki sen benden normalden olması gerekenden biraz fazla büyüksün ayrıca şunu da biliyorsun ki annem ve babam bunu öğrenirse ikimizi de öldürürler."

"Peki bu senaryoyu nasıl oluşturdun? - şikayet ettiğimden falan değil tabi ki, sadece soruyorum."

"Bunlar olması muhtemel şeyler Harry. Senden gerçekten hoşlanıyorum, ve sende benden, ama eğer bir gün fikrini değiştirirsen, bunu anlarım."

"Fikrimi değiştirmek mi? Sana beraber olmamızı ilk teklif edenin ben olduğumun farkındasın değil mi?"

"İlk fikrini değiştiren de sen olabilirsin, sadece bunu söylüyorum."

"Tamam ne demek istediğini anladım," Harry güldü. "Bu senin bana, sana tekrar çıkma teklifi etmemi istediğini söyleme yollarından biri mi? Eğer öyleyse, şunu bil ki bunu tekrar yapmayacağım."

"Peki ben sana çıkma teklifi edersem?"

Harry, Emelia'ya bir bakış attı. "O zaman reddederdim."

Emelia gülmeye başladı. "Bu bir anlam ifade etmiyor, neden?"

"Çünkü ben sana sorduğumda, sen beni reddetmiştin, sadece adil olması için."

Emelia içini çekti ve oturur pozisyona geçti. Harry'nin elini kendine doğru çekerek onu da kaldırdı. "Harry."

Harry içini çekti ve ellerini birbirine kenetledi. Birbirlerine doğru döndüler. Emelia'nın yanakları kızarmış, Harry'nin ise saçları biraz dağılmıştı. Harry, onda aşık olduğu her şeyi şu an görebiliyordu. Emelia buradaydı. Yorgun gözleri ve şişmiş dudaklarıyla onun önünde duruyordu. Ve Harry bundan başka neyin onu daha fazla mutlu edebileceğini bilmiyordu.

"Emelia, seni seviyorum. Ama sana tekrar aynı soruyu soramam." dedi Harry ve yavaşça onu dudaklarından öptü.

Tam olarak yalan söylemiyordu, belki biraz abartıyordu ama yalan söylemiyordu. O hayır dedikten sonra geçen günler, Harry ne depresif hissetmişti ne de başka bir şey. Sadece bunun gerçek olduğuna inanamamıştı. Çünkü nasıl hem onu sevdiğini söyleyip, hem de onun teklifine hayır diyebilirdi? Zayn, Emelia'nın hazır olmadığı için böyle bir şey söylediği konusunda onu ikna etmeye çalışmıştı ama Harry'nin tek düşündüğü şuydu: Duyguları hakkında konuşması için illa sarhoş mu olması gerekiyordu?

"Hayır demeyeceğime söz veriyorum." dedi Emelia.

"Söz mü?"

"Yemin ederim ki." Serçe parmağını Harry'e doğru uzattı.

"Tamam," Harry içini çekti. "Sevgilim olur musun?"

"Evet." Emelia gülümsedi.

Harry bunun daha özel ve samimi olmasını hayal etmişti. Ama o an fark etti ki, gecenin bu saatinde saçı darmadağınık, suratında hiç makyaj olmadan onun karşısında oturuyor olması ve bunları konuşuyor olabilmeleri- kesinlikle daha özel olamazdı.

Harry aynı zamanda omuzlarından bir yük kalkmış gibi hissetti. "Teşekkürler Tanrım." 

Emelia güldü ve Harry'i öpmek için ona uzanırken, Harry onu durdurdu. "Bekle, sana bir şey söylemem gerek."

"Evet?"

"Ben seninim, yani dürüst olmak gerekirse şartlarımız eşit mi bilmiyorum ama tüm bedenim ve ruhumla seninim diyorum." dedi Harry tek bir nefeste.

"Harry," dedi Emelia. "Ben seninim,"

"Tamamen mi?"

"Nasıl yani?"

"Kalbin tamamen bana ait mi?"

"Eğer istiyorsan, tabi ki öyle, ama demek istediğim benim kalbimin nasıl bir özel tarafı var ki?"

"Düşündüğünden daha fazla." dedi Harry.

"O zaman evet, kalbim senindir."

Harry gülümsedi ve ona tekrar uzanmak isteyip istemediğini sordu. Emelia uzandı ve battaniyeyi çektikten sonra kendi elini onunkinin üzerine koydu. Kafasını onun göğsüne koyduğunda o an tek istediği şey güzel bir uyku çekmekti.

Sabah saat beşe doğru Emelia bir ara uyanmıştı ve hareket edince Harry'de bir ara uyanır gibi oldu ve Emelia'ya mırıldanarak bir şeyler söyledi. İkisi de hiçbir şey anlamamışlardı çünkü oldukça yorgun ve uykuluydular.

İkiside ayağa kalkarak yatak odasına doğru ilerlediler ve odaya geldiklerinde Harry dolabı açarak bir eşofman seçtikten sonra ona uzattı. Emelia üzerine giyinirken yatağın ortasına uzandı ama Emelia'nın burada olduğunu hatırlayınca biraz sağa kayarak onun için yer açtı.

Emelia banyoda üzerini giyindikten sonra kendi kıyafetlerini elinde tutarak odaya girdi. Kıyafetlerini Harry'nin odasındaki sandalyenin üzerine koydu ve örgülü saçlarını açarak eliyle karıştırdı. Saçları dalgalı ve güzel görünüyordu. Yatağa, Harry'nin yanına uzandı ve elini onun göğsüne koydu. Harry elini, Emelia'nın diğer eline uzattı ve parmaklarını birbirine geçirdi, onun normalden daha hızlı nefes aldığını hissetmişti.

Harry uzandı ve onu yavaşça boynundan öptü. Bu sefer teşekkür eden oydu. Emelia'da gülümseyerek onu çenesinden öptü.

Ve "Harry?" diye fısıldadı.

"Evet?"

"Kalbim artık senindir, bu yüzden lütfen dikkatli ol."

French Braids  [Türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin