yirmi

4.8K 273 77
                                    


Emelia ve Harry, birbirlerine sarılarak kanepede uyuya kalmışlardı. Birkaç saat önce Emelia bir film izlemeyi teklif etmişti ama gerçekte ikisi de o kadar yorgundu ki filmin ilk yarım saatinde uyuyakalacaklarını biliyorlardı.

İlk uyanan Harry'di ve kafasını kaldırdığında ona bakıp gülümsedi. Ama şimdi onu uyandırması gerekiyordu ve bunu kibarca nasıl yapacağını düşünmeye başladı. Aslında onu uyandırmak istemiyordu ama kanepede uyuması da iyi bir fikir değildi.

"Hey bitanem... güzelim, Emelia. Benim odamda uyuman daha iyi olur. Seni taşımamı ister misin?" diye kibarca sordu Harry ve onu uykusundan kaldırmaya çalıştı. Emelia hafifçe gözlerini açtı, ona baktı ve "Yürüyebilirim," diye mırıldandı.

Ayağa kalktığında neredeyse düşüyordu ama Harry onu kolundan tuttu ve bir iki adım yardım etti. Emelia uykulu ve yavaş adımlarla koridorda yürüyordu. Odaya geldiklerinde Harry yatağının üzerindeki çarşafı kaldırdı ve Emelia uykulu bir şekilde gülümsedikten sonra kendini yatağa bıraktı.

"Biliyorsun, bu asla işe yaramayacak, sen ve ben yani. Aramızda ne olursa olsun, bunu- bunu açıklayamayız," Emelia suratını yastığa gömerken mırıldandı. Harry hiçbir cevap vermedi, başını da sallamadı. Çünkü buna nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Şu an bilmek istediği, onun neden daha böyle bir şey başlamadan kuşkular içine girdiğiydi.

Emelia geceyarısı bir şeye ihtiyacı olursa diye kapıyı açık bıraktı. Kendi kalbi onu öptüğünden beri hala hızla atmasına rağmen, onun böyle uyumasına şaşırmıştı. Sonra kendi söylediklerine güldü.

Bir süre televizyon izledikten sonra o da uyumaya karar verdi.Kanepedeki yastığa uzandığında neredeyse  uyumak üzereydi ki telefonu çalmaya başladı.

"Alo?" dedi Harry.

"Hey dostum, ben Zayn. Sizi Emelia'nın anne ve babasının ayaklarının altında ezilmekten kurtaran adam, hatırladın mı?" Zayn kahkaha attı.

"Evet hatırlıyorum," Harry gözlerini devirdi ve sessiz kaldı.

"Nefes nefesesin, yoksa bir kızın üzerinde misin şu an? Eğer bunu yaparken benimle konuşuyorsan bu gerçekten iğrenç."

"Hayır, tabiki böyle bişey yapmıyorum?" dedi Harry ikinci kez gözlerini devirerek.

"Neden buna kısaca seks demiyoruz ki? Sanki elli yaşındaymışız gibi davranmayı bırakalım."

"Zayn, arama nedenin bu mu?"

"Ah, evet. Yarın boş musun diyecektim? Biraz dışarıda takılmak istiyorum. Ellie annesini ziyaret etmeye gidecek ve Tanrı biliyor ya, o kadına katlanamıyorum. Her zaman dövmelerim hakkında bir şeyler söylüyor ama o ne anlayabilir ki? Neredeyse altmış yaşlarında, dövmeler hakkında ne biliyor olabilir? Eminim yirmili yaşlarında bile  bir dövmeci dükkanına gitmemiştir."

"Sanırım boşum. Nerede buluşalım?" diye sordu Harry. Zayn'in bu boş laflarına gülmemeye çalışıyordu.

"Über harika bir kafe biliyorum."

"Söylediğin bu kelimeler yan yana gelince gerçekten korkunç."

"Evet öyleler. Hippiler böyle söylüyor, ya da en azından ben öyle düşünüyorum. Bilmiyorum, bunu yeğenime sorayım."

"Hippi misin sen? Kaç yaşındasın, ha? On beş mi?"

"Hayır, kahretsin. O benim, ama benimle yaşım konusunda dalga geçme. Oldukça hassasım."

"Neden yaşının ilerlediğini kabul edemiyorsun ki?"

"Neden biliyor musun? Yarın benimle şu über harika kafede buluş da sana gününü göstereyim."

French Braids  [Türkçe]Where stories live. Discover now