65. Bölüm ~ FİNAL

973 64 67
                                    

İyi okumalar! Evet, bu bir final bölümü... Bu zamana kadar yanımda olan, ve bu kitabı okuyan herkese teşekkür ederim! İyi ki varsınız, ve iyi ki sizin gibi okuyucularım var!

Şimdi sizi final bölümüyle baş başa bırakıyorum. Medyadaki şarkı Lia ve Heaven'ın şarkısı... Dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.

***

(Yazardan)

Tapınak hala çökmeye devam ediyordu, ve sanki ikisinin de gücü tükeniyordu. Isaac'in sarı gözleri sönüyor, daha çok terliyordu.

"Bunu artık yapamıyorum!" diye bağırdı Isaac. Kolları bükülüyor, büküldükçe tapınağın tavanı daha çok çöküyordu.

"Ben bunu tek başıma durduramam!"

Cara tüm gücünü ellerine verdi. Ama bu işe yaramıyordu. Tapınak onun ölmesini istiyordu sanki.

"Ay tutulması gerçekleşiyor!" diye bağırdı Allison ayakta zorlukla duran Isaac'i tutmaya çalışarak. Artık tüm güç Cara'ya kalmıştı, ve bunu taşıyamıyordu.

"Ya-yapamıyorum!" diye bağırdı nefes nefese kalışının ardından. Elleri büküldü sonrasında. Artık tapınak kafalarına uçmak üzereydi. Herkes bir birine tutunmuştu korkuyla.

Ve o sırada birileri içeri daldı, gürültülü ses etrafa yayılmıştı. Ardındansa demir bir beyzbol sopası tapınağın çökmekte olan tavanına koyuldu.

"Her zaman demir, tahtadan daha iyi iş görür."

"Stiles!"

Şerif bunu söyleyerek gelen oğluna sıkıca sarıldı. Onu bir daha göremeyeceği için çok korkuyordu. Aynı şekilde Stiles da öyleydi. Gözlerini kapatarak babasının kokusunu içine çekti. Onu kaybetmediği için kendini çok şanslı hissediyordu.

"Heaven ve Scott işleri düzeltecek. Birazdan buradan çıkabiliriz. Ama şimdi dışarısı çok tehlikeli." dedi babasından ayrılarak Stiles. Herkes kafasını tamam anlamında salladı. Artık bir umutları vardı. Onlar buradan kurtulacaktı.

***

(Heaven'dan)

Gölgelerin ardından onu görebiliyordum. Şimdi yalnızca ikimiz karşılaşmıştık onunla. Sadece o ve ben vardık.

Yırtık pırtık yüzüne baktım. Sanki durmadan gülümsüyordu, ve ona baktığımda bazı korku filmi karakterlerini hatırlıyordum. Deucalion'ın önünde durdum. Çünkü ona doğru geliyordu.

"Çekil önümden, Heaven! Seninle bir işim yok. Benim derdim onunla!" diye eliyle Deucalion'ı gösterdi.

"Ona bir şey yapmak istersen, önce benim cesedimi çiğnemen gerek!"

"Neden? Seni sadece doğduğunda koruduğu, ve ondan sonra öldürmeye çalıştığı için mi? Yani, bu kadar aptal mısın, Heaven? Seni öldürmeye çalışıyor hepsi, görmüyor musun? Sen, insanlar ve doğaüstüler için sadece bir engelsin. Senin doğumun tüm doğayı etkiledi."

"Kapa çeneni!"

Bağırışım tüm arazide yankı yapmıştı ve dışarıda gürleyen şimşek sesiyle daha korkunç bir hal almıştı. Hayır, bu kez olmazdı. Bu kez başka birinin melez zırvalıklarını dinlemeyecektim.

Daha fazla düşünmeden üzerine doğru koşmaya başladım. Saniyeler içinde ona tekme atmıştım, ama sanki kocaman bir dağa değmiş gibi geri sekip, yere kapaklanıp, metrelerce geriye uçmuştum. O ise hala üzerime yürüyordu.

"Seni lanet olası sürtük!" diye bağırıp ayağa kalktım yine. Bu kez tüm gücümü topladım, ve elimi onun boğazına dayadım. Ama o bundan etkilenmemiş, aksine kolumu yana doğru bükmüştü.

Blood and Revenge 2: Sırlar ortaya çıkıyorWhere stories live. Discover now