"Özür dile Chuuya."

636 70 203
                                    

Son olaylardan sonra Chuuya ile sahile indik. Hala benimle olduğu için şanslıyım...

Deniz kenarındaki banklardan birine oturup beraber denizi seyrettik. Sessizliğini koruyor karışık olduğunu varsayabiliceğim aklını okumamda yardımcı olan yüz ifadesi -endişeli bir ifade takınmıştı- ile manzarayı izliyor, dalgaların kıyıya çarpışını çok seviyordu. Saçları ise esen meltemde raks ediyordu. Meltemin yavaşça durması ile beraber elimle burnunun önüne düşen saçını kenara ittim. O an bana dönmüş ve elimi tutup havaya kaldırmasının ardından kafasını karnıma gömmüştü. Neler olduğunu çözemesem de havadaki elimi bilinçsizce sırtını okşarken buldum.

"Dazai...."

Bir süre böyle kalırız sanarken sonunda bu sessizliği bozmuş kafasını kaldırmadan cümlesine devam etmişti.

"Bence konuşmamız gerekiyor.."

"Tabi."

Saçları ile oynarken o ise kafasını daha da gömdü.

"Sence sen beni hak ediyor musun?"

"....b-bu.... ım... ben.. ettiğimi düşünmüyorum..."

"Neden?"

"Ç-çünkü.....ıhm....çünkü.... ben sürekli... bir şekilde sana zarar v-vermeyi başarıyorum ve...bu.....ah.. sadece senin olduğun eşsizliği hak edebilicek bir davranışta bulunduğumu düşünmüyorum.... elimden geleni yapsam da... bu... sadece zarara yol açıyor.."

Neden normalde her zaman dolu olan kelime dağarcığım bu sefer bomboş olup tutukluk yapıyordu... ne diyceğimi bulamıyor, doğru kelimeleri seçemiyor, kendimi ifade edemiyordum ve bunun vermiş olduğu kasıntı ise beni daha da panik yapmıştı, paniklememe herhangi bir sebep olmasa da..

"N-neden sordun...."

"Peki ya sence ben seni hak ediyor muyum?"

"B-bu.... neden-...."

Kendimi sorguda hissedip gerilmiştim ama durdum ve bana sorduğu şeyleri düzgünce cevaplamaya koyuldum.

"Hayır hak etmiyorsun."

"Bu da ne demek?"

"Sen benden daha iyisini hak ediyorsun.. yani doğru değil mi.."

"Hayır değil. Eğer öyle olsaydı zaten seninle olmazdım seni aptal! Sadece soruyorum çünkü.... sessizlik rahatsız edici.."

Cidden mi.... evet boşuna gerildiğimi biliyordum..

"Sen... bana güvenmiyorsun değil mi... haklısın artık senden bunu istemek bile benci-"

"Sus."

Kafasını kaldırıp omuzumdan tuttu ve beni 2 saniye bile sürmeyen kısa bir öpücükle kutsadı.

"Sana artık bu konuda güveniyorum.. yani... bu konuda işte... aşk yani.... ve kızdığım tek şey ise beni unutman! Sana yardım edebiliceğimi unutmana kızıyorum. Benimle bu durumunu paylaşmayıp kendin başa çıkmaya çalışmana kızıyorum. Beni kızdırıyorsun ama sen.....se......ah.. seni seviyorum çünkü bana ben gibi hissettiriyorsun... benimle dalga geçiyorsun kızsam bile içimde.... içimde mutluyum.. eğer ölseydin gerçektende kendi yaşam nedenimi kaybederim diye korktum. Bunca zaman senin intihar girişimlerini saçma buldum çünkü ben de yaşam amacımı bulmuş değildim... ama o pislik şuan karşımda duruyor ve bunun için tanrıya şükrediyorum..."

Gözlerim o an büyüdü... kocaman...kocaman...ve artık çıkıcaklarını hissedince titredim, hafif bir titreme... ve başımı sallayıp sirkelendim...

Ölüm ArzusuWhere stories live. Discover now