[Uyarı: Bölümde bir miktar açık sahneler var.]
Yılbaşı gelmişti.
Evden çıkamasam da Hyunjin için hediye de almış, o okulda olduğu için evi de süslemiştim. Tabii süslememe Felix yardım etmişti.
Onları da davet etmiştim ama beni kibarca reddetmişlerdi çünkü Felix ve Changbin önceden restoranda yer ayırdıklarını, Jisung da ödevleri olduğu için -Hyunjin ve Chan'ın da ödevi var demekti bu- beni geri çevirmişlerdi. Ben de ufak bir kutlama yapmaya karar vermiştim, kendi çapımda.
Hyunjin'in gelmesine az kalmıştı, bankada ve annesinin evinde ufak işleri olduğunu söyleyip gecikeceğini belirtmişti. Geceyi ödev yapacağını geçireceğini sanıyordu ama buna izin vermeyecektim.
Utansam da Felix'ten bir sürü taktik öğrenmiştim. Kesinlikle uygulayıp avımı ağa düşürmeyi planlıyordum. Derin bir nefes alıp Felix'in kıvır kıvır yaptığı saçlarımı düzelterek aynadan kendime baktım.
Pijamalarımla beni hiçbir zaman ciddiye almadığı için beni daha önce görmediği bir şekilde karşısına çıkmak istiyordum.
Onun düz beyaz bir gömleğini gitmiş, bilerek ona bile geniş olanını seçmiştim, kollarının düğmelerini açıp bileklerime kadar kıvırmış ve bilerek bir düğme kaydırarak iliklemiştim.
Cinsel hayata sadece okuduğum gençlik hikayeleri kadar hakimdim ve etkileyici olacağımı düşünüyordum.
Çalan telefonumla panikleyip telefonu elime aldım. "Efendim?"
"Güzelim, gelmeden aramamı istemiştin. Karar verdin mi istediğin abur cubura?" derken ben koşarak salona gidip mumları yakmaya başlamıştım bile.
"Şey, ıı, neydi adı ya! Hangi geçen gün almıştın böyle renkli renkli oyun hamuru gibiydiler."
"Marshmellow mu?"
"Evet, ama sadece beyazlılardan olduğunu da söylemiştin. Sadece beyazlılardan al." Mumları söndürmüş, Salonun ışığını kapatmış, perdeleri de çekmiştim. Hyunjin'in odasına girip çekmecesinden vişneli dudak parlatıcısını aldım.
"Bakalım nerede o, buldum. Başka bir şey istiyor musun?"
"Şey de alsana," sallayacak abur cubur bilememiştim. Gözlerimi kapattığım an aklıma gelen şeyi söyledim. "Mısır cipsi, top top olan."
"Pekala, daha fazla abur cubur yok, sağlıklı bir şey istemiyorsan beş dakikaya geliyorum."
"Bekliyorum. Görüşürüz." Telefonu kapatıp sessize aldıktan sonra odama atıp dudağıma parlatıcıyı sürüp boynuma onun parfümünü sıktım. Bir tane atlayarak iliklediğim gölek boynumu çokça açıkta bırakıyordu zaten. Derin bir nefes alıp, mumların lamba kadar aydınlattığı odaya şöyle bir baktım. Romantik olmuş muydu? Olmuş olması gerekiyordu.
Masa bile kurmuştum.
Kesinlikle Felix olmasa hiçbirini yapamazdım bu yüzden bu akşam ne yapıp ne edip Hyunjin'i ele geçirmemi, yoksa bütün emeğinin boşa gideceğini söylemişti. Haklıydı, o kadar et pişirip, para dökülüp şarap bile almıştı.
Jeongin
Felix ben çok gerginimFelix
Fotoğraf at bakalım ne kadar gergin olmalısın?Jeongin
*Fotoğraf*Felix
YUH
PASİF OLMAMA RAĞMEN YUH
BENİM BİLE UÇAK KALKIYORDU NEREDEYSE SAÇMALAMA JEONGİN NE DEMEK GERGİN OLMAK
BIRAK HYUNJİN GERGİN OLSUN
Bebeksi güzelliğinin yanında seksiliğin de varmış
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haven / Hyunin
Fanfictionyang jeongin daha önce hiç dışarı çıkmamıştı, ta ki annesi ölene kadar. not: psikologların ilaç yazamadığını biliyorum yazarken psikiyatr yazmamışım görmezden gelin lütfen :(