91- Karakter

2K 126 111
                                    

Parmaklarımın ucuyla yattığım yerde güneşi yakalamaya çalıştım. Hüzmeler parmaklarımın arasından sızıp yüzüme damlarken büyük bir hüzme yıldırım gibi göğsüme battı. Acıyla gözlerim açıldı. Baktığım yerde güneş yoktu. Tavanın altındaydım. Üzerime düşen, kalbime saplanan güneş hüzmesi de yoktu. Ama kalbim sancıdan kavruluyordu.

"Uyandı!" Annemin sesiyle birlikte derinden aldığı nefesini de duymuştum. Gözümün kenarından yaş yuvarlandı. Yine uyanamamıştım. "Şükürler olsun!" Bakışlarımı tavandan ayırmamakta direndim. Gecemin sahibini görene kadar bu tavanı izleyecektim.

Babam elini alnıma koydu. Saçlarımı geriye doğru parmaklarıyla taradı. "Birkaç dakikadır baygınsın. Tansiyonun düşmüş. İki gündür ağzına lokma koymamakta direttin. Beni bu defa gerçekten korkuttun Şehnaz." Şakağımdan süzülen yaşımı sıcak parmak ucuyla yakaladı.

Gecemin sahibi olsaydı gözyaşımı dudaklarıyla yakalardı.

Hıçkırdım. "Neden ağlıyorsun? Kendini kötü mü hissediyorsun? Bir yerin mi ağrıyor?" Ablamın peş peşe sorduğu soruları zihnimde cevapladım. Hâlâ uyanamayışıma ağlıyorken, kendimi inanılmaz kötü hissediyordum. Ruhumda dayanılmaz ağrı vardı. Beni bunun için doktora götürürler miydi? Hangi hekim ağrımı, acımı iyi edebilirdi?

Annem elimi sıvazladı. Onun da parmakları babamınki gibi sıcacıktı. Damarlarında kan vardı. Gerçekti. Düşüncemle sıkıca gözlerimi yumup son yaş kırıntılarını da akıtıp geri açtım. Yatağımda doğruldum. Kucağıma baktım. "Biraz önce gördüğüm şeyin bana hayal olduğunu söyleyin. Eve gelen kişi Avukat Sinan değildi. Değil mi?"

"Avukat Sinan mı? Ben Sinan olarak geldim, avukat olarak değil. Olmayı da düşünmüyorum Şehşeh."

Bu ses beni tamamen yıktı. Yan gözlerle konuşan Sinan'a baktım. O idi. Ablamın öldürdüğü sahte Avukat Sinan ablamın hemen yanında duruyordu. Yeniden önüme dönüp dizlerimi karnıma çektim. Oturduğum yerde ileri geri sallanmaya başladım. Aklım bu kadarını kaldıramazdı. Diğer dünyamdaki düşmanım bu dünyamda dostum olamazdı.

"Hâlâ hayal aleminde. İnanamıyorum sana artık Şehnaz. İyice abarttın. Bir insan en ufak şeye kendini bu kadar nasıl kaptırabilir, aklım almıyor! Şizofren olduğunu düşünmeye başlayacağım."

"Şahan." Babam, Şahan'ı uyarırken yutkundum. İki dünyamdaki en büyük benzerlik ikisinde de deli rolüne konuluşumdu. Şizofren değildim. Bedir gerçekti. Bedir'in ailesi gerçekti. Bu odada Şahan harici herkes ise hayaldi. Yemin ederim hayaldi.

Ya değilse?

Ölmüş olabilir miydim?

Bir şey olmuş da komaya mı girmiştim?

Bana ne olmuştu?

Beni uyandır Bedir!

Kendimi kasmayı bıraktım. Kollarımı çözüp bacaklarımı yataktan sarkıttım. Gözlerim direkt Avukat Sinan'ı buldu. Zararsız görünüyordu. Tıpkı şirkette çarpışıp da bana bakan masum Sinan gibi. Sonrasında olan olmuştu. Beni mahvetmek için elinden geleni ardına koymamıştı. Ne uğruna? Hiç uğruna... Şimdi ise... Gözlerimi kırpıştırdım. Şimdi de masum görünüyordu. Hatta yakın arkadaşım olduğu söylenilmişti. Bu kulağa gülünç gelse de ortada daha gülünç bir şey vardı. Ablam ve Sinan yan yana durmuş, bana bakıyordu.

Kahkahayı bastım. Annem bir an ürküp geri çekildiğinde babam tepkisizce beni izliyordu. Parmaklarımı dudaklarıma bastırdım. "Çok komik görünüyorsunuz," dedim Şahan ve Sinan'a bakarak.

Sinan anlamayarak ablama baktı. Ablam kaşlarını çatarak, "Neyimiz komik? Burada senden komik görüneni yok," deyip üste çıkmaya çalışsa da tepesi daha da atmıştı.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin