BÖLÜM 23.

42.3K 3.6K 3.6K
                                    



sertap erener - incelikler yüzünden

survivor - 2wei

sia - never give up

sia - the greatest

sia - unstoppable

BÖLÜM 23.

Güven kırık bir pencereydi. İçeri süzülen soğuk beni kuşatıyor, asla kalbimin ısınmasına izin vermiyordu. Kırık camın parçaları her seferinde içime batıyordu.

Güvensizlik beni kanatıyordu.

Kimse bu kanı durdurmaya yeltenmemişti bu zamana kadar. Kimse elini bastırıp kendi elini kana bulamak pahasına bana yardımcı olmamıştı.

Bu sefer ise bir şeyler olmuştu. Güvenin kırık penceresi onarılmak istercesine bana yalvarıyordu. Birine güvenmemi istiyordu. Babama bile sırtımı çevirecek kadar güvenmeyen ben birine yaslanabilir miydim peki?

İlk defa bu üç çocuk karşıma geçip bana masum masum bakmış, kanın kurumasına sebep olmuştu. Bulut... Bana âşık olduğunu söylemişti. Gözlerimin içine baka baka kurduğu cümle tüm gece beynimin içinde cirit atmıştı.

Nail... Bana bir kez şaka amaçlı sarılmıştı ama dün bambaşkaydı. Sanki dün kendi çocukluğuna soyunmuştu ve çıplak ruhunu, içini görmemi istemişti.

Uğur... Onunla böyle bir başlangıç yapacağımızı düşünmezdim. Yaptığı hatalar eteklerinden dökülürken bana attığı adımlar tuhaftı. Aldığı hediye, kurduğu cümleler, davranışları bana yakın olmak ister gibiydi.

Efe? O yoktu. Belki de varlığı bile benim sanrımdı; bilemiyordum.

"Kaşarlı tostun içinde kaşar yok, kanka." İrkilerek Nail'e doğru döndüğümde iki ekmeğin arasını dikkatlice incelediğini görmüştüm. Bana kanka demişti ama bu rastgele ağzından çıkan bir sözcük de olabilirdi. "Burası kolej! Babam buraya bir çanta para yatırıyor ama tosta kaşar koymamışlar!"

"Haydi, ye çabuk. Sınava yetişeceğiz daha." Son bir sınav kalmıştı ve onu da başarıyla tamamlarsam birinci olacak, bursa kavuşacaktım. Çağan artık kolejde olmadığı için iki rakibim kalmıştı ama onların da ortalaması en fazla 98'di.

"Dur, kopyalarımı yerleştireyim üzerime."

Gözlerimi devirdim. "Bizim sınıfta kamera var." Kopya çekse bile eğer şüpheli durum varsa mutlaka kayıtlar izlenilirdi.

"Revirde yok ama," diyerek bana laf attı. "Artık ne yaptıysanız orada..." Öpüştük, Nail. Hem de ben başlattım.

"İçin fesat senin."

2 Aralık'tı. Benim doğum günüm. Dün gece çocuklarla beraber kutladığım, babamın gelmediği, annemin belki de unuttuğu tarihti. Bir günahtan doğan, nelere sebep olacağını bilmeden ağlayan Güniz Işık'ın dünyaya göz açtığı ilk gündü.

Babasının en büyük pişmanlığı, annesinin yıllarca adını kullanıp sefasını sürdüğü kızdım ben.

Ailem vardı ama kimsem yoktu.

"Biz Tarih okumasak da olur. Yazarız zamanı geldiğinde. Gazamız mübarek olsun."

Dönemin son sınavı Tarih'ti. Bugün girdiğimiz dördüncü sınavdı. Hepsinden notum tamdı ve bir tek Gülsüm Hoca'nın Tarih dersinden de istediğim puanı alırsam kendime kocaman bir doğum günü hediyesi verecektim. Cevherler ve Name birincisi olacaktım. Anneme para gönderip onu susturacaktım. Bu kısa süreli bir şeydi çünkü buradan gittiğimde izimi kaybettirecektim zaten.

ROTAWhere stories live. Discover now