Bölüm 2: Sonlu Şeyler

206 31 58
                                    


Keyifli okumalar.

_____

Bölüm 2: Sonlu Şeyler

Hızlıca alıp verdiği soluklar şaşkınca aralanmış dudaklarının arasından çıkıp soğuk havayla buluşuyor, sıcak dalgalar oluşturarak karanlık gökyüzüne doğru yükseliyordu. Altında bulundukları gökyüzü kadar karanlık olan gözleri istemsizce kocaman olmuşken yanındaki beklenmedik boşluktan dolayı kendisini oturduğu banktan aniden atmış, tökezleyerek ayağa kalkmıştı.

Korkmuştu. Giymiş olduğu kalın monta rağmen göğüs kafesinin hızlıca inip kalkıyor oluşu fark ediliyorken solukları esen rüzgârı bastırıyor, kendi kulaklarına kadar ulaşıyordu. Ancak o kendi soluklarına odaklanamayacak kadar şaşkın ve korkmuşken dikilmeye ve büyük gözlerle banktaki boşluğa bakmaya devam ediyor, kendisini o boşluktan bir saniye olsun çekip kurtaramıyordu.

Hoseok, aniden ayağa kalkmış olan bu bedenin kendisine çarpmaması için birkaç adım geri gitmek zorunda kalmış ve daha sonrasında da garip bulduğu onun bu davranışlarına çatık kaşları eşliğinde bakakalmışken bir anlam verememişti. Neden yanına baktığı anda irkilip kendisini banktan attığını ve neden hâlâ o boşluğa şaşkınca baktığını anlayamıyordu. Altı üstü basit bir soru sormuştu.

Jungkook ise bu sırada Hoseok'u görmüyordu bile. Sadece boş banka bakmaya devam ediyordu. Az önce yanında oturduğuna emin olduğu beyefendinin bulunması gereken yere bakıyordu fakat yoktu. Bank boştu.

Soğuktan dolayı mı yoksa yaşadığı duygu karmaşıklığı ve yoğunluğundan dolayı mı titriyor olduğunu bilmediği dudaklarıyla "Nerede?" diye sormuştu. Ardından bakışlarını boş banktan çekmiş ve gecenin karanlığının hakim olduğu etrafta gezdirmişti. Aydınlatmalar sayesinde bir insanı seçebilecek kadar iyi bir görüş açısına sahip olsa da görmek istediği şeyi göremedikten sonra bunların hiçbir anlamı kalmamıştı.

Onun bu yarı telaşlı yarı korkmuş ifadesini dudaklarını büzerek karşılayan Hoseok "Ne nerede?" demişti. Daha sonrasında derin bir nefes aldı. "Ne anlatmaya çalıştığını anlayabilsem keşke." Bu cümle ile Jungkook'un hızla kendisine dönmesini ise beklemiyordu. Jungkook endişesinden dolayı ellerini farkında olmadan kullanıyordu fakat bu ifadeler mantıklı bir şeyi yansıtmıyordu. "Sen bana seslenmeden önce yanımda oturuyordu. Görmedin mi? Bir anda yok olmuş olamaz." derken ses tonundan Hoseok'un kendisine istediği cevapları vermesi için ufak bir beklentide olduğu belliydi. Hoseok'tan duymak istediği şeyleri duyamaması dahilinde ne yapacağını, ne düşüneceğini ve nasıl hissedeceğini bilmiyordu.

Hoseok ise onun tüm umutlarını kırdığının farkında olmayarak kafasını iki yana yavaşça sallamış, aynı zamanda da yaşananlardan dolayı hafiften endişelenmeye başlamıştı. Bu endişesi arkadaşının garip olarak adlandırdığı davranışlarından dolayıydı.

"Ben sana seslenmeden önce de yanında birisi yoktu ki." dedi ve Jungkook'un büyük bir şaşkınlığın içerisine düşmesini izledi. Elleri cebindeki konumunu korurken devam etti. "Senin bir şeyler söylediğini duydum fakat tek oturuyor oluşundan dolayı telefonla konuşuyorsun sanmıştım. İyice yaklaşınca telefonla da konuşmadığını fark ettim." dedi. Bu cümleleri ile aslında kendisinden bir cevap beklemesi yerine açıklama yapması gereken tarafın o olması gerektiğini belli etmişti. Hoseok ona yanında kimin olduğunu söyleyemezdi ki. Jungkook söylemeliydi neden kendi kendine konuşuyor olduğunu.

Jungkook'un ise bu açıklamada tek takıldığı yer yanında birisinin oturmuyor olduğunu iddia edişiydi. Böyle bir şeyi asla anlayamıyor, kavrayamıyordu. Bu çok saçma ve mantıksızdı. Onunla neredeyse derin bir sohbetin içine girmişti fakat arkadaşı sohbet ettiği bu kişiyi görmediğini söylüyordu. "Hoseok, onunla konuştum. Nasıl görmezsin?" diyerek suçsuz olmasına rağmen sanki yanındaki beyefendiyi görmemiş oluşu onun suçuymuş gibi Hoseok'a sinirlendi. Gerilmişti ve gerçek dışı şeylerin başına gelme düşüncesinden dolayı bir an korkmuştu. Bundan dolayı öfkesine sığınmıştı ve üste çıkma gereksinimi duyarak Hoseok'u suçlamıştı.

Miraculous Secret | TaekookWhere stories live. Discover now