BÖLÜM BİR: DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ

4.3K 195 411
                                    







İlk Yayımlanma Tarihi: 6 Agustos 2019

Başladığınız tarihi ve saati buraya bırakabilirsiniz.

Kurguyu okumasını istediğiniz arkadaşlarınızı buraya etiketleyebilirsiniz.

Keyifli okumalar!








BÖLÜM BİR: DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ

Billie Eilish - Listen Before I Go





Bomonti, İstanbul

Ekim 2019. Gece yarısı, saat 00:04

Güçlü bir çığlık sesi, evin her yerinde yankılanan yabancı müziğin arasından sıyrılıp kulaklarıma dolduğunda, elimdeki telefon parmaklarımın arasından kaydı ve sert bir şekilde yere, topuklu ayakkabılarımın yanına düştü. Tek bir saniye bile kaybetmeden lavabonun kapısını hızla açtım, dar koridorda yürürken, evin salonundan gelen haykırış ve bağırış seslerini artık daha net bir şekilde duyabiliyordum. Sezgilerim bana tüm bu gürültünün nedeninin doğum günü partisi kutlamalarıyla hiçbir ilgisi olmadığını söylüyordu. Bu yüzden korku içindeydim ve kalbimin ağzımda atmasına rağmen, neler olup bittiğini göz atmak için seslerin geldiği yere adımlarımı yönlendirmekten kendimi alamadım. Attığım her adımda bacaklarım daha çok kasılıyor, yürümeye devam etmek için olağanüstü bir çaba harcamam gerekiyordu.

Salona vardığımda, terasta toplanan kalabalığı korkuluklardan aşağı bakarken görünce, dışarıda bir kavga olup olmadığını merak ederek kalabalığın arasından geçtim ve korkuluklardan aşağı baktım. Gözlerime takılan görüntüyle birlikte benim için zaman aniden durdu, etrafımdaki her şey bir film sahnesinde sıkışıp kalmış gibi dondu. Tüm algım yavaşladı, sesler kafamın içinde büyük bir gürültüyle uğuldadı. Renkler anlamını yitirdi, yaşam anlamını yitirdi. Ama hafızam, tüm bunların aksine, gördüğüm her şeyi en küçük ayrıntısına kadar kaydetmeye devam etti. Kan, etrafa dağılmış saçlar, cansız görünen kollar, kendini bırakmış beden...

Parmaklarımla korkuluk demirlerini bükmek istercesine sıktım, dişlerimi birbirine bastırmaya ve gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. Onu kaldırımın ortasında, sırt üstü yatarken görmek beni kelimenin tam anlamıyla hazırlıksız yakalamıştı.

Hareket etmiyordu. Hiçbir tepki vermiyor, hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordu. Eskidiği için çöpün kenarına bırakılan cansız bir oyuncak bebekten bir farkı yoktu. Bacakları iki yana açılmıştı. Kolları gövdesinin her iki tarafındaydı, parmakları içe doğru kıvrılmıştı. Başının altında biriken ve taşların arasına sızmakta olan kan, yüzünün büyük bir kısmını kaplayan uzun, düz sarı saçlarını kırmızıya boyuyordu. Okyanus mavisi gözleri açıktı ve gökyüzüne bakıyordu.

Yanına gitmek istedim. Ayaklarımı kapıya doğru yönlendirmek, asansöre binip aşağı inmek, onun yanında diz çökmek ve soğuktan üşüdüğünü tahmin ettiğim ellerini sıkıca tutmak istedim ama tek yaptığım, sanki birisi hareket etmemem için ayak bileklerime ip bağlamış gibi, olduğum yerde öylece durmaktı.

Terastaki kalabalık telaş ve korku içinde dağılmaya başlarken gözlerimi ondan bir an bile alamadım. Biraz sonra, plaza girişinden siyah takım elbiseli iki resepsiyon görevlisinin çıktığını gördüm. Görevlilerden biri hemen onun yanına gidip bir şeyler yaptı ve diğerini uyardı. Görevli aldığı uyarıyla birlikte telefonunu çıkardı, hoparlörün ardındaki kişiyle kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Saniyeler içinde, partiye katılan okul arkadaşlarım ve sitenin meraklı sakinleri plazanın önünde büyük bir kalabalık oluşturdu. Aynı görevli onun yanı başında durmayı sürdürürken, diğer görevli ise telefon konuşmasını sonlandırmış, toplanan kalabalığı uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Aya (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin