BÖLÜM BEŞ: UĞULTULU TEPELER

1.7K 143 255
                                    







Bölümlerin daha hızlı gelmesi için; oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın^^

Keyifli okumalar!








BÖLÜM BEŞ: UĞULTULU TEPELER

Olivia O'brien – Complicated





Partiden otuz altı gün önce

18 Eylül Salı, 12:00

Tuana açık kahverengi gözlerini dizüstü bilgisayarın ekranından uzaklaştırıp göz ucuyla bize baktı ve "Yeni kız bugün derse hiç gelmedi, ha?" diye sorgulayan bir sesle konuştu. "Kulağa erken pes etmiş gibi geliyor. Dürüst olmak gerekirse kızın dişli olduğunu falan sanmıştım."

Melanie dudaklarının kenarından taşan avokado ezmesini başparmağının ucuyla sildi, buzlu içeceğinden yeni bir yudum daha almadan önce klavyenin üzerinde parmaklarını gezdiren Tuana'yı izledi. "Sadece ona yöneltilen ilgiyi elinde tutmaya çalışan sıradan birinin dişli olduğunu söyleyemezsin," dedi ilgisiz bir tonda. İç çekti. "Umarım dediğin gibi pes etmiştir. Buraya gelmesi bile okulumuzun kalitesini düşürmeye yetti. Bir an önce ait olduğu yere geri dönmeli."

"Anlamıyorum, kimin buraya ait olup olmadığına biz mi karar veriyoruz?" Melanie ile göz göze geldiğimde bir an için böyle bir soru sorduğuma pişman oldum çünkü sorduğum sorudan hoşnut olmadığını sorgulayıcı bakışlarından anlamıştım. Onunla bitlikteyken konuşmalarıma dikkat etmem gerektiğinin farkındaydım ama bu konuyu saçma bir şekilde daha da büyütüyordu ve ikimiz de kendini sınırlamamasının tek sebebinin kaybettiği ilgiyi yeniden kazanmak olduğunu biliyorduk.

"Keşke karar verebilseydik. O zaman bu tür sorunlarla uğraşmazdık."

Gözlerim hâlâ Melanie'nin üzerinde, "Burslu öğrencilerin buraya sadece okulun düzenlediği sınavdan aldıkları yüksek puanla girebildiklerinin farkındasın, değil mi?" diye sordum. "Buraya girmeyi başardıysa, başarılıdır ve buraya aittir."

"Bu konu biraz tartışmalı," diye araya girdi Tuana. "Duyduğuma göre kız sınava falan girmemiş."

"Buzdağının görünmeyen kısmına bakmaya başladığında beni anlayacaksın." Melanie aramızdaki bakışmayı sürdürürken ucuna salsa sosu bulaşan işaret parmağını dudaklarının arasına alıp emdi.

Bir kaşını havaya kaldırarak, "Ben bile bunu daha yeni öğrendiğimi göre, sen nasıl bilebilirsin?" diye sordu.

Melanie parmağını dudaklarından uzaklaştırıp takosunu yeniden kavrarken bakışlarını Tuana'ya dikti. "Gerçekten sorguluyor musun? Bilmediğim bir şeyin var olabileceğini nerede gördün?" diye gülümsedi.

"Haklısın." Meyve suyundan bir yudum aldı. "Neden şaşırdığımı ben de anlamadım."

Gözlerini onun üzerinde tutarken çenesiyle beni işaret etti. "Hadi, ona anlat."

"Kız üç hafta önce geldiği okulun kütüphanesinde çıkan yangında mahsur kalmış," diye söze başladı Tuana, ses tonu jest ve mimiklerini kullanarak sıradan bir konuşmadan çok daha fazlasını yapıyordu. "Okulun tamamen boş olduğunu bildikleri için birinin kütüphanede olduğu ihtimalini kimse düşünmemiş. Her neyse. Sonra kızı kütüphaneden baygın bir şekilde çıkarıp hastaneye götürmüşler. Tabii, bu olay haber kanallarına çıkınca okulumuz bunu kullanmak istemiş. Bir hayırsever aracılığıyla kıza ulaşmışlar, sonra da bir şekilde eğitimine burada devam etmesi için kızı ikna etmişler. Ayrıca psikolojik destek sağlaması için terapi masraflarını karşılamak istemişler ama kız grup terapisine sadece bir kez gitmiş. Yani demek istediğim, burada olmak için sınava falan girmemiş. Okulun reklamını yapmak için buraya getirilmiş. Hatta okula geri dönüş gecesinde bu konu hakkında konuşmak için anlaştıkları birkaç haber ajansından gazeteci gelecekmiş."

Aya (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin