Your lips

1.4K 190 229
                                    

Shoyo elindeki balığın damağını oltanın kancasından kurtarırken Tobio istemsizce dudak büzdü. Nasıl böyle rahat tutabiliyordu balığı? Balık son kez çırpınırken Tobio biraz gerileyip ikilinin oturduğu sandalın sallanmasını sağlarken Shoyo'nun dikkatini çekti.

"Korkuyor musun?" Dudaklarında ufak bir sırıtışla konuştu turuncu saçlı çocuk.

"Hayır, sadece yapış yapış duruyor." 

"Daha yakından görmek ister misin?" Shoyo aniden balığı siyah saçlı oğlanın yüzüne yakınlaştırmış ve Tobio'nun oturduğu yerde ayaklanmasına sebep olmuştu. Kendisi de Tobio'nun ardından ayaklanıp ona doğru bir adım atarken siyah saçlı oğlan da gerilemişti fakat Shoyo'nun aksine daha fazla gidebileceği bir yer yoktu. Ayağı ağlara takılıp suya düşerken Shoyo kahkahalar atmaya başladı. 

Tobio siyah saçlarını alnından geriye doğru tarayıp hafifçe somurturken Shoyo'nun da nasıl suya düşmediğini merak etti. Kendisi düşerken sandal oldukça sallanmıştı ama turuncu saçlı oğlanın fiziğinin, görüntüsünün aksine duruşu sağlamdı. Birisi onu itse bile düşmeyecekmiş gibi duruyordu. 

"Somurtma bu kadar, saçların ıslakken tatlı gözüküyormuşsun en azından bu açıdan bak." Shoyo, balığı kovanın içine atıp elini Tobio'ya uzatırken onu da suya çekeceğini planlamamıştı. 

"Saçın ıslakken daha da küçük duruyormuşsun." Tobio, Shoyo da suya düştükten sonra bakışlarını ona çevirdi. Kabarık, dalgalı saçlar şimdi düz dururken istemeden dikkati dağılmıştı. Tamamen farklı görünüyordu Shoyo. 

"Sensin küçük!" Shoyo anında öfkelenip Tobio'dan elini çekerken siyah saçlı oğlanın yüzüne ufak bir sırıtış yerleşti. "Sinirlerimi bozuyorsun!"

"Öyle mi?" Tobio ukala bir sesle mırıldanırken şimdi boşta kalan elini Shoyo'nun beline yasladı ve kendisine çekti onu. Shoyo'nun anlık tepkisi anında son bulup gözlerine şaşkın bir ifade yerleşirken Tobio'nun dudaklarından da ufak bir gülüş döküldü.

"Sizin yıllardır yapamadığınızı yapıyorlar." 

Shoyo ve Tobio, Ryunosuke'nin yüksek sesini duyduklarında başlarını kıyıya çevirdiler. Tadashi, Ryunosuke'nin dediğiyle hafifçe iç çekerken kollarını birbirine bağladı. Yanlarında değildi Kei, bu yüzden duyduğu cümle onu utandırmamıştı.

"Annem öğle yemeği gönderdi!" 

Shoyo duyduğu cümle ile sanki hiçbir şeymiş gibi hemen sandala atlamış ve Tobio'yu da sudan çıkartmıştı. Eğer Shoyo yardımcı olmasaydı siyah saçlı oğlan on dakikada anca çıkabileceğini düşündü sandala. 

"Annenin yemekleri çok lezzetli, kaç defa yemişimdir bilmiyorum ama her seferinde etkileniyorum." Shoyo bir yandan lokmasını çiğnerken yüzünde kocaman bir sırıtışla en yakın arkadaşına konuştu. Tadashi da ona hafifçe gülümserken Tobio dayanamayıp elini Shoyo'nun nemli saçlarına atmış ve bir eliyle hafifçe dağıtmıştı. Shoyo eskisi gibi tepki vermese de ne olduğunu anlamak için siyah saçlı oğlana baktı. Tobio turuncu kıvrımlara bakarken nasıl bu kadar yumuşak olabildiğini düşündü Shoyo'nun saçının. 

"Tadashi, biraz konuşabilir miyiz?" Kei aniden sandviçinden son bir ısırık daha alırken hoşlandığı çocuğa baktı. Tadashi sessizce onayladıktan sonra ikisi de ayaklanıp ağaçların arasına doğru ilerlerken Tobio ve Shoyo dışında tüm grubun yüzünde bilmiş bir sırıtış yerleşti. Shoyo, Kei'ye hala ısınamadığı için arkadaşı için mutlu olamıyordu. Tobio ise ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Eskiden görüşürlerken Tadashi'yi çok sevdiğini ve onunla oyun oynamak için saatlerce annesine yalvardığını biliyordu. Şimdi ise ikisi de çok değişmişti ve Tadashi'ye bir türlü yaklaşamıyordu.

𝘩𝘰𝘯𝘦𝘺. -𝘬𝘢𝘨𝘦𝘩𝘪𝘯𝘢 ✓Where stories live. Discover now